Translation of "Lincoln" in German

0.004 sec.

Examples of using "Lincoln" in a sentence and their german translations:

Lincoln seçimleri kazandı.

Lincoln hat die Wahl gewonnen.

Lincoln kendini sessizdi.

Lincoln selbst war wortkarg.

Lincoln seçimi kazandı.

- Lincoln gewann die Wahl.
- Lincoln hat die Wahl gewonnen.

Lincoln Washington'a döndü.

- Lincoln kehrte nach Washington zurück.
- Lincoln ist nach Washington zurückgekehrt.

Lincoln köleleri serbest bıraktı.

Lincoln befreite die Sklaven.

Lincoln 1865 yılında öldü.

Lincoln starb 1865.

Lincoln 1865'te öldürüldü.

Lincoln fiel im Jahre 1865 einem Attentat zum Opfer.

Lincoln köleliğe karşı idi.

Lincoln war gegen die Sklaverei.

Lincoln kazanmadığı için üzgündü.

Lincoln war traurig, dass er nicht gewonnen hatte.

Lincoln bir Cumhuriyetçi idi.

Lincoln war Republikaner.

Lincoln kutlamaların bittiğine memnundu.

Lincoln war froh, dass die Feierlichkeiten vorüber waren.

Benim maceram Lincoln, Nebraska'da başlıyor.

Meine Reise beginnt in Lincoln, Nebraska.

Lincoln 1860 yılında başkan seçildi.

Lincoln wurde 1860 zum Präsidenten gewählt.

Başkan Lincoln daveti kabul etti.

- Präsident Lincoln nahm die Einladung an.
- Präsident Lincoln hat die Einladung angenommen.

Lincoln eski siyasi rakibini karşıladı.

Lincoln begrüßte seinen alten politischen Gegner.

- 1860'ta Lincoln, Amerika Birleşik Devletleri başkanlığına seçildi.
- 1860'ta Lincoln, Birleşik Devletler başkanlığına seçildi.
- 1860'ta Lincoln, ABD başkanlığına seçildi.

- 1860 wurde Lincoln zum Präsidenten der Vereinigten Staaten von Amerika gewählt.
- 1860 wurde Lincoln zum Präsidenten der Vereinigten Staaten gewählt.

Lincoln hakkında bazı kitaplar okumak istiyorum.

Ich würde gerne ein paar Bücher über Lincoln lesen.

- Lincoln Amerikan tarihinin en büyük isimlerinden biridir.
- Lincoln, Amerikan tarihindeki en büyük figürlerden biridir.

Lincoln ist eine der größten Figuren der amerikanischen Geschichte.

Douglas sonunda Lincoln ile konuşmayı kabul etti.

Douglas willigte schließlich ein, mit Lincoln zu sprechen.

Douglas sonunda Lincoln ile konuşmaya karar verdi.

Douglas willigte schließlich ein, mit Lincoln zu sprechen.

Abraham Lincoln, o gece Washington'a geri döndü.

Abraham Lincoln kehrte in jener Nacht nach Washington zurück.

Lincoln, ülkedeki bütün kölelerin serbest bırakılması emrini verdi.

Lincoln befahl, alle Sklaven im Land freizulassen.

John her zaman Lincoln örneğine uyarak yaşamaya çalıştı.

John hat immer versucht sich ein Beispiel an Lincoln zu nehmen.

Lincoln iyi bir siyasetçi ve akıllı bir avukattı.

Lincoln war ein guter Politiker und ein gewandter Rechtsanwalt.

Amerika Birleşik Devletleri'nin 16. başkanı Abraham Lincoln, Kentucky'de bir kulübede doğdu.

Abraham Lincoln, der 16. Präsident der Vereinigten Staaten, wurde in einem Blockhaus in Kentucky geboren.

Başlangıçta, Abraham Lincoln Afrika'ya ve Karayiplere sınır dışı edilecek tüm köleleri istedi.

Ursprünglich wollte Abraham Lincoln alle Sklaven nach Afrika oder in die Karibik deportieren lassen.

Başkan Lincoln kulağının tam sol arkasından kafasına sıkılan bir kurşunla bir suikast sonucu öldürüldü.

Präsident Lincoln wurde mit einer Kugel in den Kopf, genau neben dem linken Ohr, ermordet.