Translation of "Kendilerine" in German

0.008 sec.

Examples of using "Kendilerine" in a sentence and their german translations:

Kendilerine nazik davranmazlar.

Sie sind nicht nett zu sich selbst.

Aynada kendilerine bakıyorlar.

Sie betrachten sich im Spiegel.

Tom'u kendilerine lider seçtiler.

Sie wählten sich Tom zum Führer.

Onlar kendilerine hayranlık duyuyorlardı.

Sie bewunderten sich selbst.

kendilerine ait kıvrımları olan kadınlar.

Frauen mit unseren ganz eigenen Formen.

Sadece değişenler kendilerine sadık kalırlar.

Nur wer sich ändert, bleibt sich treu.

Kendilerine yardımı dokunamayanlara yardım edin.

Hilf denen, die sich selbst nicht helfen können.

Onlarda kendilerine yeni yaşam alanları arıyorlar

Sie suchen nach neuen Lebensräumen für sie

O çocukların kendilerine bakacak kimsesi yok.

Diese Kinder haben niemanden, der sich um sie kümmert.

Birçok çocuk kendilerine bakmak zorunda kaldı.

Viele Kinder waren sich selbst überlassen.

Onlar kendilerine biraz şeker satın aldılar.

Sie kauften sich etwas Zucker.

Tom ve Mary aynada kendilerine baktılar.

Tom und Maria betrachteten sich im Spiegel.

Çocuklar kendilerine bir ağaç ev yaptılar.

Die Kinder bauten sich ein Baumhaus.

Kendi kendilerine çözüme ulaşma ihtimalleri pek yok.

Es ist unwahrscheinlich, dass eine die alleinige Lösung ist.

Anksiyetesi olan kişiler bunu kendilerine gün boyu yaparlar.

Menschen mit Angststörungen tun sich das den ganzen Tag über selbst an.

Balinaların kendilerine ait bir dile sahip olduklarına inanılmaktadır.

Man glaubt, dass Wale ihre eigene Sprache haben.

Krizler kendilerine karşı doğru tarifleri otomatik olarak üretmez.

Krisen produzieren nicht automatisch die richtigen Rezepte gegen sie.

1000 yılına gelindiğinde, Venedik Doçları kendilerine Dalmaçya Dükü de diyorlardı.

Bis zum Jahr 1000 bezeichneten sich die Dogen von Venedig auch als "Herzöge von Dalmatien".

Sonuçta, insanlar kendilerine bu şekilde ödeme yapılmasına öyle alışmışlar ki başka türlüsünden rahatsız oluyorlar.

In der Folge haben sich die Leute so sehr daran gewöhnt, auf diese Weise bezahlt zu werden, dass jede andere zu Unbehagen führt.

Hidayet eyle bizi doğru yola, o kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil.

Leite uns den geraden Weg, den Weg derjenigen, denen Du Gunst erwiesen hast, nicht derjenigen, die Deinen Zorn erregt haben, und nicht der Irregehenden.

- Bazıları kendilerine pay düşmediği için rüşveti sevmez.
- Bazı insanlar rüşvetten kendileri nemalanamadığı için nefret eder.
- Bazıları yolsuzluğu kendileri faydalanamadığı için sevmez.

Manche Leute hassen Korruption, weil sie nicht ihren Anteil bekamen.