Translation of "Kardeşine" in German

- O, kız kardeşine çarptı.
- Kız kardeşine vurdu.

Sie hat ihre Schwester gehauen.

Erkek kardeşine vuramazsın.

Du darfst deinen Bruder nicht schlagen.

Kız kardeşine vuramazsın.

Du darfst deine Schwester nicht schlagen.

Kız kardeşine ne oldu.

Was ist aus deiner Schwester geworden?

Erkek kardeşine köpeği gezdirtti.

Sie hat ihren Bruder dazu gebracht, den Hund auszuführen.

Kız kardeşine vurmayı bırak.

Hör auf, deine Schwester zu schlagen.

Kız kardeşine takılmayı kes!

Hör auf, deine Schwester zu ärgern!

Tom erkek kardeşine benzemiyor.

Tom ist ungleich seinem Bruder.

Tam erkek kardeşine benziyorsun.

Du siehst genauso aus wie dein Bruder.

Tom erkek kardeşine benziyor.

- Tom sieht aus wie sein Bruder.
- Tom sieht wie sein Bruder aus.

Kardeşine olan biteni anlattı.

Ich habe deinem Bruder erzählt, was passiert ist.

Seni yanlışlıkla kardeşine benzettim.

Ich habe dich für deinen Vater gehalten.

O, erkek kardeşine benziyor.

Er sieht aus wie dein Bruder.

Küçük erkek kardeşine bak.

- Pass auf deinen kleinen Bruder auf!
- Passt auf euren kleinen Bruder auf!

Küçük kız kardeşine bak.

- Pass auf deine kleine Schwester auf!
- Passt auf eure kleine Schwester auf!

Sadece büyük erkek kardeşine benziyorsun.

- Du siehst deinem älteren Bruder sehr ähnlich.
- Du siehst genauso aus wie dein großer Bruder.
- Du siehst genauso aus wie dein älterer Bruder.

Kız kardeşine benden selam söyle.

Grüß deine Schwester von mir.

O, hikayeyi erkek kardeşine anlattı.

Er erzählte seinem Bruder die Geschichte.

Mary kız kardeşine çok kızgın.

Maria ist sehr böse auf ihre Schwester.

Erkek kardeşine sataşmaya son ver!

Hör auf, deinen Bruder zu ärgern!

Sen tam erkek kardeşine benziyorsun.

Du bist genau wie dein Bruder.

O, kız kardeşine bakmak zorundaydı.

Sie musste sich um ihre Schwester kümmern.

Arkadaşının erkek kardeşine âşık oldu.

Sie verliebte sich in den Bruder ihres Freundes.

Tom tıpatıp erkek kardeşine benziyor.

Tom sieht genauso aus wie sein Bruder.

O, senin erkek kardeşine benziyor.

Er sieht aus wie dein Bruder.

Tom, kız kardeşine takılmaktan hoşlanır.

- Tom hat seine Schwester gern geärgert.
- Tom ärgerte seine Schwester gern.

Erkek kardeşine yardım edebilir misin?

Kannst du deinem Bruder helfen?

Tom kamerasını erkek kardeşine gösteriyor.

Tom zeigt seinem Bruder seinen Fotoapparat.

- O, tam olarak erkek kardeşine benziyor.
- O tam olarak erkek kardeşine benziyor.

- Er sieht genauso aus wie sein Bruder.
- Er sieht haargenau so wie sein Bruder aus.

- Mary kız kardeşine köpek gibi kötü laflar söylüyor.
- Mary, kız kardeşine lakap takıyor.

Maria gibt ihrer Schwester Spottnamen.

Yazar kitabı kız kardeşine ithaf etti.

Der Autor hat das Buch seiner Schwester gewidmet.

Kazuko gerçekten de kız kardeşine benziyor.

Kazuko ähnelt stark ihrer Schwester.

Kız kardeşine ne olduğunu merak ediyorum.

Ich frage mich, was aus seiner Schwester geworden ist.

Onun, kız kardeşine vurmasına izin vermeyin.

Lass ihn nicht seine Schwester schlagen.

Erkek kardeşine biraz daha kibar olabilirsin.

Du könntest ein bisschen netter zu deinem Bruder sein.

Kız kardeşine biraz daha kibar olabilirsin.

Du könntest etwas netter zu deiner Schwester sein.

Git ve erkek kardeşine yardım et.

Geht und helft eurem Bruder.

Git ve kız kardeşine yardım et.

Geh und hilf deiner Schwester!

Kız kardeşine benimle çıkmasını söyledin mi?

Hast du deine Schwester angestiftet, mit mir ausgehen zu wollen?

Tom, Mary'nin küçük kız kardeşine aşık.

Tom ist in Marias jüngere Schwester verliebt.

Mary, erkek kardeşine neden yardım etmiyorsun?

Maria, warum hilfst du deinem Bruder nicht?

Erkek kardeşine ev ödevinde yardım etti.

Sie unterstützte ihren Bruder bei seiner Hausarbeit.

O, kız kardeşine bir parça ekmek kesti.

Er schnitt seiner Schwester ein Stück Brot ab.

Ann, küçük kız kardeşine bir ninni söyledi.

Ann sang ein Schlaflied für ihre kleine Schwester.

Kız kardeşine onun odasını boyamasına yardım ettirdi.

Er hat seine Schwester dazu gebracht, ihm beim Streichen seines Zimmers zu helfen.

Mary bebek kız kardeşine karşı çok kibardır.

- Mary geht sehr behutsam mit ihrem kleinen Schwesterchen um.
- Mary ist sehr liebenswürdig gegenüber ihrem kleinen Schwesterchen.

O bazen kız kardeşine dönem ödevlerini yazdırır.

Manchmal lässt sie ihre kleine Schwester ihre Referate schreiben.

Ann küçük kız kardeşine bir ninni söyledi.

Ann sang ein Schlaflied für ihre kleine Schwester.

Mary sık sık küçük kardeşine bakmak zorunda.

Maria muss oft auf ihre jüngeren Geschwister aufpassen.

İçeri gir ve kız kardeşine yardım et.

Geh ins Haus und hilf deiner Schwester!

O pizza yediği için kız kardeşine kızdı.

Indem er eine Pizza aß, verärgerte er seine Schwester.

- Başlangıçta, yanlışlıkla seni erkek kardeşine benzettim.
- Başlangıçta seni erkek kardeşinle karıştırdım.
- Başlangıçta seni erkek kardeşine benzettim.

Ich habe dich erst für deinen Bruder gehalten.

Lucy'nin annesi, ona küçük kız kardeşine bakmasını söyledi.

- Lucys Mutter bat sie, sich um ihre jüngere Schwester zu kümmern.
- Lucys Mutter sagte ihr, sie solle sich um ihre jüngere Schwester kümmern.

Biz belgenin onun erkek kardeşine ait olduğu gözüyle baktık.

Wir nahmen an, dass das Dokument ihrem Bruder gehörte.

O küçük kız kardeşine odasının duvarını boyamasına yardım ettirdi.

Er hat sich beim Streichen seines Zimmers von seiner jüngeren Schwester helfen lassen.

O, küçük erkek kardeşine resmini bitirmesi için yardım etti.

Sie half ihrem jüngeren Bruder dabei, das Bild zu Ende zu malen.

Tom, kardeşine düğününe katılmayı göze alamayacağını söylemek zorunda kaldı.

Tom musste seinem Bruder mitteilen, dass er es sich nicht leisten konnte, zu dessen Hochzeit zu kommen.

Tom kız kardeşine çok sinirlendi ve onun en sevdiği bebeği yırttı.

Tom wurde sehr wütend auf seine Schwester und zerriss deren Lieblingspuppe.

O, kötü bir soğuk algınlığı yüzünden yatakta olan kız kardeşine baktı.

Sie kümmerte sich um ihre Schwester, die mit einer schweren Erkältung im Bett lag.

- Tom erkek kardeşine hiç benzemez.
- Tom hiç erkek kardeşi gibi değildir.

Tom ist überhaupt nicht wie sein Bruder.

Bunun delice görünebileceğinin farkındayım fakat sanırım senin küçük kız kardeşine âşık oldum.

Ich weiß, dass das verrückt klingen muss, aber ich glaube, ich habe mich in deine kleine Schwester verknallt.