Translation of "Faydası" in German

0.009 sec.

Examples of using "Faydası" in a sentence and their german translations:

Faydası yok.

Das kann man in der Pfeife rauchen.

Pek faydası olmadı.

Es half wohl nicht viel.

Ne faydası var?

- Was soll das?
- Was soll das für einen Zweck haben?

Yakınmanın faydası yok.

Klagen nützt nichts.

- Şikâyet etmenin bir faydası yok.
- Şikayet etmenin faydası yok.

- Es bringt nichts, sich zu beschweren.
- Klagen nützt nichts.

Oraya gitmenin faydası yok.

- Es bringt nichts, dorthin zu gehen.
- Es hat keinen Zweck, dort hinzugehen.

Karşı koymanın faydası yok.

Widerstand ist zwecklos.

Onunla tartışmanın faydası yok.

Es nützt nichts, mit ihr zu diskutieren.

Ekonominin ne faydası var?

Wozu sind die Wirtschaftswissenschaften gut?

Onların bana faydası yok.

Sie sind für mich nutzlos.

Bunun sana faydası olmaz.

Das hilft dir nicht.

Tekrar denemenin faydası yok.

- Es bringt nichts es noch einmal zu versuchen.
- Es hat keinen Sinn, es noch einmal zu versuchen.
- Es hat keinen Zweck, es noch einmal zu versuchen.

Beklemenin bir faydası yok.

Warten bringt nichts.

Bunun çok faydası olmadı.

Das war keine allzu große Hilfe.

Onunla konuşmanın faydası yok.

Es ist zwecklos, mit ihnen zu reden.

Tom'la tartışmanın faydası yok.

Es hat keinen Sinn, mit Tom zu streiten.

- Artık onu beklemenin faydası yok.
- Artık onu beklemenin hiçbir faydası yok.

Es hat keinen Zweck, noch länger auf sie zu warten.

Onun hakkında endişelenmenin faydası yok.

- Es hat keinen Sinn, sich Sorgen darum zu machen.
- Es hat keinen Zweck, deswegen beunruhigt zu sein.

Onun hakkında tartışmanın faydası yok.

Es bringt nichts, darüber zu diskutieren.

İlacın bana hiç faydası olmadı.

Das Medikament hat mir überhaupt nicht geholfen.

Bilmeceyi çözmeye çalışmanın faydası yok.

Es hat keinen Zweck, das Rätsel zu lösen.

Benden para istemenin faydası yok.

Es bringt nichts, mich um Geld zu bitten.

Bu sözlüğün hiç faydası yok.

Dieses Wörterbuch taugt nichts.

Ondan yardım istemenin faydası yok.

Es bringt nichts, ihn um Hilfe zu bitten.

Onun gelmesini beklemenin faydası yok.

Es hat keinen Sinn, darauf zu warten, dass er kommt.

Uykulu olduğunuzda çalışmanın faydası yok.

Es bringt nichts zu lernen, wenn man müde ist.

Ben makinenin faydası olmadığını anladım.

Ich stellte fest, dass die Maschine nutzlos war.

Bunun bize ne faydası var?

Was bringt uns das?

Onunla tartışmaya çalışmanın faydası yok.

Es hat keinen Zweck, mit ihm zu streiten.

Bunu inkâr etmenin faydası yok.

Es ist zwecklos zu leugnen.

Böylesine kitapları okumanın faydası nedir.

Wozu ist das Lesen solcher Bücher gut?

Bu yasanın yoksullara faydası olacaktır.

Die Armen werden von diesem Gesetz profitieren.

Haksız kazançların kimseye faydası olmaz.

Gestohlenes Gut gedeiht selten gut.

Onun yardımını istemenin faydası yok.

Es ist zwecklos, sie um Hilfe zu fragen.

Tek faydası ufkunu genişletmişti o insanlar

Der einzige Vorteil war, dass er seinen Horizont erweiterte

Onu inkar etmeye çalışmanın faydası yok.

Es hat keinen Zweck es zu leugnen.

Denesem bile, yine de faydası yok.

Auch wenn ich es versuche, wird es ja doch nichts nützen.

Tom'u ikna etmeye çalışmanın faydası yok.

Es hat keinen Sinn, Tom überzeugen zu wollen.

- Karşı koymanın faydası yok.
- Direniş boşuna.

Widerstand ist zwecklos.

Ona tekrar rica etmenin faydası yok.

Es bringt nichts, ihn nochmal zu fragen.

- Endişelenmek yardım etmeyecek.
- Endişelenmenin faydası olmayacak.

Sich Sorgen zu machen, hilft auch nichts.

Böyle bir kitabı okumanın faydası yok.

So ein Buch zu lesen hat keinen Zweck.

Bu sorunu çözmeye çalışmanın faydası yok.

Es bringt nichts, zu versuchen, dieses Problem zu lösen.

Bir kamera almanın bir faydası yok.

Es hat keinen Sinn, eine Kamera mitzubringen.

Onun faydası olup olmayacağından emin değilim.

Ich bin mir nicht sicher, ob das helfen wird.

Bilgisayarı yeniden başlat, bazen faydası oluyor.

Starte den Computer neu. Das hilft manchmal.

Ailemizin faydası için sana nasıl yardımcı olabilirim?

wie kann ich für dich da sein und unserer Familie gut tun?"

Konu hakkında onunla tartışmanın bir faydası yok.

- Es führt zu nichts, mit ihm darüber zu streiten.
- Es bringt nichts, mit ihm darüber zu streiten.

Artık bunu inkar etmenin bir faydası yok.

Es hat keinen Zweck, es noch länger zu leugnen.

Steve Jobs'a bu arkadaş çevresinin hiçbir faydası olmadı

Dieser Freundeskreis war für Steve Jobs nicht von Nutzen

Onun hakkında onu ikna etmeye çalışmanın faydası yok.

Es ist sinnlos zu versuchen, ihn davon zu überzeugen.

Bunun sizin için herhangi bir faydası var mı?

- Ist dir das irgendwie von Nutzen?
- Ist euch das irgendwie von Nutzen?
- Ist Ihnen das irgendwie von Nutzen?

Şimdi bu konuda şikayet etmenin hiçbir faydası olmazdı.

Es brächte nichts, sich jetzt darüber zu beschweren.

Bu ilacın gerçekten bana bir faydası olacak mı?

Wird diese Medizin mir wirklich irgendwie helfen?

Artık kaza için onu suçlamanın bir faydası yok.

Es bringt nichts, ihn jetzt noch für den Unfall verantwortlich zu machen.

- Matematiğin ne faydası var?
- Matematik ne işe yarar?

Wozu ist Mathematik gut?

- Onunla tartışmanın faydası yok.
- Onunla tartışmak işe yaramaz.

Es nützt nichts, mit ihr zu diskutieren.

Bunun hakkında hiçbir şey bilmiyormuş gibi davranmanın faydası yok.

- Es ist nutzlos, vorzugeben, dass Sie nichts davon wissen.
- Es bringt nichts, so zu tun, als wüssten Sie nichts darüber.
- Es bringt nichts, so zu tun, als wüsstest du nichts darüber.
- Es bringt nichts, so zu tun, als wüsstet ihr nichts darüber.

- Bunun ne faydası olacak?
- Bu ne işe yarayacak ki?

Zu was wird das gut sein?

Klingon dilini öğrenmenin ona iş kariyerinde çok faydası olacak.

Klingonisch zu lernen wird ihm für seine Karriere als Geschäftsmann sehr von Nutzen sein.

Yardım için bağırmanın faydası yok. Hiç kimse seni duymayacak.

Es hat keinen Sinn, um Hilfe zu rufen. Niemand wird dich hören.

Lütfen para üstünü hemen sayınız. Daha sonra şikayet etmenin faydası olmaz.

Bitte zählen sie das Wechselgeld gleich nach. Spätere Reklamationen sind zwecklos.

Söyleyecek başka bir şeyin yoksa bana "Merhaba, nasılsın?" demenin hiçbir faydası yok.

Es bringt nichts, mir "Hallo, wie geht's?" zu sagen, wenn du sonst nichts zu sagen hast.

- Güzel olmanın bir sürü yararı vardır.
- Güzel olmanın bir sürü faydası vardır.

Schön zu sein hat viele Vorteile.

- Daha fazla beklemekte bir fayda görmüyordu.
- Daha fazla beklemenin hiçbir faydası olmadığını anladı.

Er sah keinen Vorteil darin, länger zu warten.