Translation of "Araç" in German

0.008 sec.

Examples of using "Araç" in a sentence and their german translations:

Alkollü araç kullanma!

Fahr nicht unter Alkoholeinfluss Auto.

Çalınan araç otoparkta bulundu.

Das gestohlene Fahrzeug wurde auf einem Parkplatz gefunden.

Araç kullanırken yola odaklanmalısın.

Du musst dich beim Fahren auf die Straße konzentrieren!

O bir araç sürmeyebilir.

Er darf kein Fahrzeug führen.

Araç hareket halindeyken inme.

Nicht aussteigen, solange das Fahrzeug noch in Bewegung ist!

O ehliyetsiz araç kullanıyor.

Er fährt ohne Führerschein.

Araç yolunun küreklenmesi gerekir.

Die Einfahrt muss freigeschaufelt werden.

Ben araç sürmekten hoşlanırım.

Ich fahre gerne Auto.

Roma'da araç kullanmak önerilmez.

Autofahren ist in Rom nicht zu empfehlen.

Sahiden dil bir araç olsaydı oldukça zayıf bir araç olurdu.

Wenn Sprache ein Werkzeug wäre, wäre sie wirklich sehr unzureichend.

O ithal bir araç sürer.

Sie fährt einen Importwagen.

Neden bir araç satın almıyorsun?

Warum kaufst du kein Fahrzeug?

Tom çok yavaş araç kullanıyor.

Tom fährt zu langsam.

Tom çok hızlı araç kullanır.

Tom fährt sehr schnell.

- Sen süremezsin.
- Sen araç kullanamazsın.

- Du kannst nicht fahren.
- Sie können nicht fahren.

O çok hızlı araç kullanır.

Sie fährt sehr schnell.

Bu ikinci el araç satılıktır.

Dieser Gebrauchtwagen steht zum Verkauf.

Yolda kilometrelerce araç kuyruğu oluştu.

Der Verkehr hatte sich kilometerweit gestaut.

Leyla araç sürmeye devam etti.

Layla fuhr weiter.

Yan yatan bir araç geçişi engelledi.

Ein auf der Seite liegendes Auto versperrte den Weg.

O, bir ikinci el araç satıcısı.

Er ist Gebrauchtwagenhändler.

- İçkiliyken araba sürme.
- Alkollü araç kullanma!

Fahr nicht unter Alkoholeinfluss Auto.

Tom ehliyetsiz araç sürmek nedeniyle tutuklandı.

Tom wurde wegen Fahrens ohne Führerschein festgenommen.

Ve araç filosunun tamamını karbondan arındırmak istiyorlar.

und planen, den CO2-Ausstoß im Transportsektor deutlich zu senken.

Tom, araç kaputunda kendine bir yumurta kızarttı.

Tom briet sich auf der Motorhaube seines Wagens ein Ei.

Ekranın alt kısmındaki araç çubuğunu görebiliyor musun?

Siehst du unten auf dem Bildschirm die Werkzeugleiste?

Bu ikinci el araç yeni kadar iyi.

Dieser Gebrauchtwagen ist so gut wie neu.

Yapay zekâ insanlarla analitik bir araç olarak çalışacak,

KI wird für die Menschen als Analyse-Werkzeug da sein,

Neredeyse tüm araç şirketleri üretim durdurdu, kepenk kapattı.

Fast alle Automobilhersteller stellten die Produktion ein, die Fensterläden schlossen.

Okulun arkasındaki araç park yeri hemen hemen boş.

Der Parkplatz hinter der Schule ist fast leer.

- Dedem araba kullanmıyor artık.
- Dedem artık araç kullanmıyor.

Mein Opa fährt nicht mehr mit dem Auto.

Tom genellikle hız limitinin biraz üzerinde araç kullanır.

Tom fährt gewöhnlich etwas schneller als erlaubt.

Aynı anda telefonda konuşmak ve araç kullanmak tehlikelidir.

Es ist gefährlich, gleichzeitig zu telefonieren und zu fahren.

Bugüne kadar icat edilmiş en önemli araç nedir?

Was ist das wichtigste Werkzeug, das je erfunden wurde?

Vagonda birkaç araç ve birkaç ekstra silah vardı.

In dem Waggon gab es einige Werkzeuge und ein paar Extrawaffen.

Yaşlı adam araç tarafından ezildi ve hemen hastaneye götürüldü.

Der alte Mann wurde überfahren und sofort ins Krankenhaus gebracht.

- Sarhoş araba sürdüğü için tutuklandı.
- Alkollü araç kullanmaktan tutuklanmıştı.

Er wurde wegen Trunkenheit am Steuer festgenommen.

Işıklarınızın çalıştığından emin olmak için araç kullanmadan önce otomobilinizi kontrol edin.

- Vergewissere dich vor der Fahrt, dass an deinem Wagen die Scheinwerfer funktionieren.
- Vergewissern Sie sich vor der Fahrt, dass an Ihrem Wagen die Scheinwerfer funktionieren.
- Vergewissert euch vor der Fahrt, dass an eurem Wagen die Scheinwerfer funktionieren.

Tom sadece kızları etkilemek için bütün parasını bir araç üzerinde harcadı.

Tom hat sein ganzes Geld für ein Auto ausgegeben, und das nur, um Mädchen zu imponieren.

Tom bir park yeri bulmak için sokaklarda on dakika araç sürdü.

Tom ist zehn Minuten herumgefahren, um einen Parkplatz zu finden.

- Tom'un iki Sarhoş Araba Kullanımı var.
- Tom iki kez alkollü araç kullanırken yakalandı.

Tom ist zweimal wegen Trunkenheit am Steuer belangt worden.

Ve askeri birliklerin hareketi influenza yayılımını sürdürmek için mükemmel bir araç haline geldi.

Und diese Truppenbewegungen waren der perfekte Weg die Ausbreitung der Grippe voranzutreiben.

Alkollü araç sürme suçunu kabul ettikten sonra geçen yıl beş gün hapishanede yattı.

Tom saß letztes Jahr fünf Tage im Gefängnis, nachdem er sich für schuldig bekannt hatte, betrunken Auto gefahren zu sein.