Translation of "Yaşadığını" in French

0.009 sec.

Examples of using "Yaşadığını" in a sentence and their french translations:

- Onun nerede yaşadığını biliyorum.
- Nerede yaşadığını biliyorum.

- Je sais où il habite.
- Je sais où il demeure.
- Je sais où il réside.
- Je sais où il vit.

Nerede yaşadığını biliyorum.

- Je sais où vous habitez.
- Je sais où vous demeurez.
- Je sais où vous résidez.

Burada yaşadığını biliyorum.

- Je sais que c'est là que tu vis.
- Je sais que tu vis ici.

Boston'da yaşadığını bilmiyordum.

- Je ne savais pas que vous viviez autrefois à Boston.
- J'ignorais que vous habitiez avant à Boston.

- Onun nerede yaşadığını biliyor musun?
- Nerede yaşadığını biliyor musun?
- Nerede yaşadığını biliyor musunuz?
- Onun nerede yaşadığını biliyor musunuz?

Sais-tu où elle habite ?

- Onun nerede yaşadığını biliyor musun?
- Nerede yaşadığını biliyor musun?

Sais-tu où il vit ?

Onun yaşadığını doğrulamak olanaksızdır.

Il n'y a aucun moyen de confirmer qu'il est en vie.

Onun kimle yaşadığını düşünüyorsunuz?

Avec qui crois-tu qu'elle vit ?

Neler yaşadığını hayal edemiyorum.

- Je n'arrive pas à imaginer ce que tu traverses.
- Je n'arrive pas à imaginer ce que vous traversez.

Bir treylerde yaşadığını düşündüm.

Je pensais que tu avais vécu dans une caravane.

Onun nerede yaşadığını bilmiyorum.

- J'ignore où elle vit.
- Je ne sais pas où elle vit.

Onun nerede yaşadığını biliyorum.

- Je sais où il habite.
- Je sais où il vit.

Senin nerede yaşadığını hatırlamıyorum.

Je ne me rappelle pas où tu habites.

Mary'nin nerede yaşadığını bilmiyorum.

Je ne sais pas où habite Marie.

Tom'un Boston'da yaşadığını biliyordum.

Je savais que Tom a vécu à Boston.

Ona nerede yaşadığını sordu.

Il lui a demandé où elle vivait.

Tom'un Boston'da yaşadığını unuttum.

J'avais oublié que Tom avait vécu à Boston.

Tom'un nerede yaşadığını biliyorum.

- Je sais où vit Tom.
- Je sais où Tom vit.

Nerede yaşadığını ona söyleme.

Ne leur dis pas où tu habites.

Onun nerede yaşadığını sordum.

J'ai demandé où elle habitait.

Ailenle birlikte yaşadığını düşündüm.

Je pensais que tu vivais avec ta famille.

Tom’un nerede yaşadığını biliyorum.

Je sais où Tom a vécu.

Kızın nerede yaşadığını biliyor musun?

Savez-vous où vit cette fille ?

Onun nerede yaşadığını merak ediyorum.

Je me demande où elle vit.

Bu evde kimin yaşadığını biliyorum.

Je sais qui habite dans cette maison.

Nerede yaşadığını bana hala söylemedin.

- Vous ne m'avez pas encore dit où vous vivez.
- Vous ne m'avez toujours pas dit où vous vivez.
- Tu ne m'as toujours pas dit où tu vis.
- Tu ne m'as pas encore dit où tu vis.

Nerede yaşadığını bana tekrar söyle.

- Dites-moi encore une fois où vous vivez.
- Dis-moi encore une fois où tu vis.

Bana onun nerede yaşadığını söyle.

- Dites-moi où elle vit !
- Dis-moi où elle vit !

Tom'un nerede yaşadığını sana söyleyemem.

- Je ne peux pas vous dire où Tom vit.
- Je ne peux pas te dire où Tom vit.

Sen nerede yaşadığını henüz söylemedin.

- Vous ne m'avez toujours pas dit où vous vivez.
- Tu ne m'as toujours pas dit où tu vis.
- Tu ne m'as pas encore dit où tu vis.

Tom senin Boston'da yaşadığını söyledi.

Tom a dit que vous viviez à Boston.

Kardeşinin orada yaşadığını nasıl öğrendin?

- Comment as-tu su que ton frère vivait là ?
- Comment as-tu découvert que ton frère vivait là ?

Tom Mary'nin nerede yaşadığını biliyordu.

Tom savait où Marie habitait.

Onun nerede yaşadığını biliyor musun?

- Sais-tu où il vit ?
- Est-ce que vous savez où il habite ?

Tom Mary'nin nerede yaşadığını bilmiyor.

Tom ne sait pas où Mary habite.

Tom'un nerede yaşadığını nasıl öğrendin?

- Comment as-tu découvert où Tom habitait ?
- Comment avez-vous découvert où Tom habitait ?

Bayan Hudson'un nerede yaşadığını biliyor musunuz?

Est-ce que tu sais où Mademoiselle Hudson habite?

Onun nerede yaşadığını hiç kimse bilmiyor.

Personne ne sait où il habite.

O, bana onun nerede yaşadığını sordu.

- Il me demanda où elle vivait.
- Il m'a demandé où elle vivait.

Tom, Mary'nin para sorunları yaşadığını düşündü.

Tom pensait que Mary avait des problèmes d'argent.

O bize birçok zorluklarla yaşadığını söyledi.

- Il nous raconta qu'il était passé par de nombreuses épreuves.
- Il nous a dit qu'il avait traversé bien des difficultés.

Tom'un Mary'nin nerede yaşadığını bildiğine inanamıyorum.

Je n'arrive pas à croire que Tom sache où Marie habite.

Bu dağda tilkilerin yaşadığını biliyor muydun?

Savais-tu que des renards vivent sur cette montagne ?

- Nerede yaşadığınızı biliyorum.
- Nerede yaşadığını biliyorum.

- Je sais où tu habites.
- Je sais où tu vis.

Yıllarca bu evde birinin yaşadığını sanmıyorum.

Je ne pense pas que quiconque ait vécu dans cette maison depuis des années.

O evde kimin yaşadığını biliyor musun?

- Savez-vous qui vit dans cette maison ?
- Est-ce que tu sais qui vit dans cette maison ?

Bir sürü zorluklar yaşadığını hayal ediyorum.

J'imagine que vous avez traversé nombre de difficultés.

Ben senin kendi başına yaşadığını sanıyordum.

Je croyais que tu vivais seul.

Avustralya'da kaç kişinin yaşadığını biliyor musun?

Sais-tu combien de personnes vivent en Australie?

Bana kesinlikle nerede yaşadığını söylemelisin, Tom!

Tu dois absolument me dire où tu habites, Tom !

- Bazı tilkilerin bu dağda yaşadığını biliyor muydun?
- Bu dağda birkaç tilki yaşadığını biliyor muydun?

Saviez-vous que quelques renards vivaient sur cette montagne ?

Özellikle maddi olarak neler yaşadığını merak ettim.

Je voulais savoir ce que cela lui faisait, surtout financièrement.

Onun nerede yaşadığını bana tam olarak söyle.

- Dites-moi exactement où il habite.
- Dis-moi exactement où il habite.

Yaşadığını söylediğin yerde yaşamadığını ikimiz de biliyoruz.

Nous savons tous deux que vous ne vivez pas là où vous dites.

O, kötü bir baş ağrısı yaşadığını söyledi.

Il a dit qu'il souffrait d'un terrible mal de tête.

Tom Mary'nin nerede yaşadığını tam olarak bilmiyor.

Tom ne sait pas exactement où vit Marie.

Size onun adını söyleyemem fakat nerede yaşadığını söyleyebilirim.

- Je ne peux pas vous dire son nom, mais je peux vous dire où il vit.
- Je ne peux pas te dire son nom, mais je peux te dire où il habite.

- Ona nerede yaşadığını sordu.
- Ona oturduğu yeri sordu.

- Elle lui demanda où il vivait.
- Elle lui a demandé où il vivait.

- Teyzemin nerede oturduğunu bilmiyorum.
- Halamın nerede yaşadığını bilmiyorum.

Je ne sais pas où habite ma tante.

Sanırım Tom burada Mary'nin nerede yaşadığını bilen tek kişi.

Je pense que Tom est ici le seul à savoir où Marie habite.

- Nerede yaşadığını bilmiyorum.
- Nerede oturduğunu bilmiyorum.
- Yaşadığın yeri bilmiyorum.

Je ne sais pas où tu habites ?

Onun nerede yaşadığını öğrenmek için onu eve kadar izledi.

- Elle le suivit chez lui pour voir où il vivait.
- Elle le suivit chez lui pour déterminer où il vivait.
- Elle l'a suivi chez lui pour voir où il vivait.
- Elle l'a suivi chez lui pour déterminer où il vivait.

O ona nerede yaşadığını sordu fakat o söylemeyecek kadar çok akıllıydı.

- Elle lui demanda où il vivait mais il était trop malin pour lui dire.
- Elle lui a demandé où il vivait mais il était trop malin pour lui dire.

- Avustralya'da kaç kişi yaşıyor biliyor musun?
- Avustralya'da kaç kişinin yaşadığını biliyor musun?

Sais-tu combien de personnes vivent en Australie?

- Sana hiç güvenilir biri olmadığını söyleyen olmuş muydu?
- Güven sorunu yaşadığını hiç herhangi biri sana söyledi mi?

Quelqu'un vous a-t-il déjà dit que vous avez de sérieux problèmes de confiance ?