Translation of "Yaşıyordu" in French

0.004 sec.

Examples of using "Yaşıyordu" in a sentence and their french translations:

Şaşırdım, o yaşıyordu.

À ma surprise, elle était vivante.

İnsanlar köylerde yaşıyordu.

Les gens vivaient dans des villages.

Ailem bir kulübede yaşıyordu.

Ma famille vivait dans une hutte.

Tom araba sorunu yaşıyordu.

Tom avait des problèmes avec sa voiture.

Birtakım balıkçılar adada yaşıyordu.

L'île était habitée par un peuple de pêcheurs.

Onlar evlilik sorunları yaşıyordu.

Ils avaient des problèmes de couple.

O neden ABD'de yaşıyordu?

Pourquoi vivait-il aux USA ?

- Sami ikili bir hayat yaşıyordu.
- Sami ikiyüzlü bir hayat yaşıyordu.

Sami menait une double vie.

Keşiş ahşap bir kulübede yaşıyordu.

L'ermite vivait dans une cabane en bois.

O yakındaki bir kasabada yaşıyordu.

Je vivais dans une ville proche d'ici.

O gençken Tokyo'nun banliyölerinde yaşıyordu.

Elle habitait la banlieue de Tokyo quand elle était jeune.

Dan evsizdi ve minibüsünde yaşıyordu.

Dan était sans domicile fixe et vivait dans sa camionnette.

Santa Ana Küba'da sürgünde yaşıyordu.

Sainte Anne vivait en exil à Cuba.

Tom, Lyon'daki savaş sırasında yaşıyordu.

Tom habitait pendant la guerre à Lyon.

Kral bir zamanlar o sarayda yaşıyordu.

Il fut un temps où le roi vivait dans ce palais.

O zamanlar orada ilkel insanlar yaşıyordu.

À cette époque, un peuple primitif vivait là.

- Bütün köpekler hayattaydı.
- Köpeklerin hepsi yaşıyordu.

Tous les chiens étaient en vie.

Bir zamanlar, güzel bir prenses yaşıyordu.

Il était une fois une belle princesse.

Tom ve Mary aynı apartmanda yaşıyordu.

Tom et Maria vivaient dans le même immeuble.

Vakaların neredeyse tümünde hastalar depremin merkezinde yaşıyordu.

Dans presque tous les cas, les patients vivaient près de l'épicentre.

Üç tane ayı, o küçük evde yaşıyordu.

Trois ours habitaient dans cette petite maison.

Kızı doğduğunda, o yedi yıl boyunca Nagano'da yaşıyordu.

- Il vivait à Nagano depuis sept ans lorsque sa sœur est née.
- Il vivait à Nagano depuis sept ans quand sa sœur est née.

- Sanırım o İspanya'da oturuyordu.
- Sanırım o İspanya'da yaşıyordu.

Il semble qu'il ait vécu en Espagne.

Tango küçük bir köyde küçük bir çocukla yaşıyordu.

Tango habitait avec un petit garçon dans un petit village.

Sami, Leyla'nın cesedinin bulunduğu yerin çok yakınında yaşıyordu.

Sami a vécu très près du lieu où le corps de Layla fut retrouvé.

- Tek başına yaşıyordu.
- Yalnız yaşamaya alışkın.
- O yalnız yaşamaya alışkındır.

Elle est habituée à vivre seule.

Onlar uzun gri bir sokağın sonunda çok küçük bir evde yaşıyordu.

Ils vivaient dans une toute petite maison au bout d'une longue rue grise.

- Bir zamanlar üç kızı olan bir kral yaşıyordu.
- Bir zamanlar üç kızı olan bir kral vardı.

Il était une fois un roi qui avait trois filles.