Translation of "Kol" in French

0.006 sec.

Examples of using "Kol" in a sentence and their french translations:

Kol saati çalışmıyor.

La montre-bracelet ne fonctionne pas.

Bu kol dönmüyor.

Ce volant est impossible à tourner.

- Kol saatimin tamir edilmesi gerekiyor.
- Kol saatimin onarılması gerekiyor.

Ma montre a besoin d'être réparée.

...katiller sokakta kol geziyor.

des tueurs sont en liberté.

Dün kol saatim çalındı.

Je me suis fait voler ma montre hier.

- Amcam bana bu kol saatini verdi.
- Dayım bana bu kol saatini verdi.
- Eniştem bana bu kol saatini verdi.

Mon oncle m'a offert cette montre.

Nehir kıyılarında jaguarlar kol gezer.

Les jaguars patrouillent sur la rive,

Her köşede... ...tehlike kol geziyor.

Le danger rôde partout.

- Kol saatimi kaybettim.
- Saatimi kaybettim.

- J'ai perdu ma montre.
- J’ai perdu ma montre.

Babası ile kol kola yürüdü.

Elle a marché, bras dessus bras dessous, avec son père.

Kullandıkları kol saatindeki özellikler daha yüksek

Les fonctionnalités de la montre-bracelet qu'ils utilisent sont plus élevées

Ben onların kol kola yürüdüğünü gördüm.

Je les ai vus marcher bras dessus bras dessous.

Bu kol saati yeni bir model.

Cette montre est d'un nouveau modèle.

O çok değerli bir kol saatine sahip.

Il possède une montre-bracelet de grande valeur.

Kızlar ona bir kol saati satın aldılar.

Les filles lui ont acheté une montre.

Bir boya hastanın kol damarına enjekte edilebilir.

Un colorant a été injecté dans une veine du bras du patient.

Düşük ışığa duyarlı kameralar Mumbai sokaklarında kol gezen...

Les caméras haute sensibilité montrent ces prédateurs puissants

- Kolkola yolda yürüyorlardı.
- Cadde boyunca kol kola yürüyorlardı.

Ils marchaient le long de la rue bras-dessus bras-dessous.

Onlar onu onun kol saati ile kimliğini saptayabildiler.

Ils réussirent à l'identifier grâce à son bracelet-montre.

İster kelimelerle ister el kol hareketi veya çizimlerle söylesinler

Qu'ils aient transmis l'histoire oralement, par des gestes ou des dessins,

Tehlike karanlıkta kol gezerken onları yalnız bırakma riskine giremez.

Le danger rôdant dans l'ombre, elle ne peut risquer de les laisser seuls.

Nihayetinde, yaklaşık 100 gün sonra, kol tamamen yeniden büyümüştü.

Quelque cent jours plus tard, il avait totalement repoussé.

Tom Mary ile onu kol güreşinde yenebileceğine dair iddiaya girdi.

Tom a parié avec Mary qu'il pourrait la battre au bras de fer.

Ben saat kullanmıyorum ama saat kullananlar hemen bir kol saatine baksınlar

Je n'utilise pas de montre, mais les observateurs doivent immédiatement regarder une montre-bracelet.

Ne zaman onların kol saatinde bir cep telefonuyla çıkacaklarını merak ediyorum.

- Je me demande quand ils vont sortir un téléphone cellulaire dans une montre-bracelet.
- Je me demande quand ils vont sortir un téléphone cellulaire dans un bracelet-montre.

Son zamanlarda hareketsiz kaldığınızda kol ve bacaklarınızda nedensiz şişlikler oluyor mu?

- As-tu subi récemment un gonflement inexpliqué de tes bras ou de tes jambes pendant des périodes d'inactivité ?
- Avez-vous subi récemment une tuméfaction de vos bras ou de vos jambes pendant des périodes d'inactivité ?

- Korkarım ki saatin 2 dakika geri.
- Korkarım ki kol saatiniz iki dakika geri.

J'ai peur que ta montre ne retarde de deux minutes.