Translation of "çalışmalısın" in French

0.005 sec.

Examples of using "çalışmalısın" in a sentence and their french translations:

Çalışmalısın.

- Tu dois faire ton travail.
- Tu dois travailler.

Dinlenmeye çalışmalısın.

Tu devrais essayer de te détendre.

- Daha fazla ders çalışmalısın.
- Daha çok çalışmalısın.

- Tu dois étudier plus.
- Tu dois davantage étudier.

Çok sıkı çalışmalısın.

Vous devez travailler très dur.

Onu görmeye çalışmalısın.

- Vous devriez essayer de le voir.
- Tu devrais essayer de le voir.

Daha çok çalışmalısın.

- Tu dois étudier plus.
- Tu dois davantage étudier.
- Tu dois plus étudier.
- Tu dois étudier davantage.

Çok daha sıkı çalışmalısın.

Tu dois étudier beaucoup plus.

Sen daha hızlı çalışmalısın.

Tu dois travailler plus vite.

Daha çok İngilizce çalışmalısın.

Tu devrais étudier l'anglais plus intensivement.

İnsanlığın çıkarları için çalışmalısın.

- Tu devrais travailler dans l'intérêt de l'humanité.
- Tu devrais œuvrer dans l'intérêt de l'humanité.

- Sıkı çalışmalısın.
- Sıkı çalışman gerekiyor.

- Tu devrais travailler fort.
- Tu devrais travailler dur.

Başarısız olmamak için çok çalışmalısın.

Vous devez travailler dur pour ne pas échouer.

Başarılı olmak için çok çalışmalısın.

Tu dois travailler dur pour réussir.

Sınavı geçmek istiyorsan çok çalışmalısın.

- Il va falloir bosser dur si tu veux passer l'examen.
- Il faudra travailler dur si vous souhaitez réussir l'examen.

Başarılı olmak istiyorsan, çok çalışmalısın.

Tu dois travailler dur si tu veux réussir.

- Çabuk çalışmalısın.
- Çabuk çalışman gerekiyor.

- Il vous faut travailler vite.
- Il te faut travailler vite.

Daha fazla dil bilgisi çalışmalısın.

- Tu dois davantage étudier la grammaire.
- Vous devez davantage étudier la grammaire.
- Vous devez étudier la grammaire davantage.

Tom'a daha çok benzemeye çalışmalısın.

Tu devrais plus t'inspirer de Tom.

Çok çalışmalısın ve çok şey öğrenmelisin.

Tu dois étudier avec assiduité et apprendre beaucoup de choses.

Artık çalışmalısın, makinene geri gitmen gerekir.

Tu dois maintenant travailler, tu dois repartir vers ta machine.

Sınıfınla aynı düzeye gelmek için çok çalışmalısın.

Vous devez étudier dur pour rattraper votre classe.

Bir üniversite öğrencisi olduğundan, daha fazla çalışmalısın.

Maintenant que tu es lycéen, tu devrais étudier avec plus de vigueur.

- Daha fazla çalışmalısın.
- Daha fazla çalışmak zorundasın.

Tu dois plus étudier.

Kayıp zamanı telafi etmek için daha sıkı çalışmalısın.

Tu dois redoubler d'effort pour rattraper le temps perdu.

- Daha okunaklı yazmaya çalışman lazım.
- Daha okunaklı yazmaya çalışmalısın.

- Vous devriez essayer d'écrire de manière plus intelligible.
- Tu devrais essayer d'écrire de manière plus lisible.

Bir yabancı dili öğrenmek istiyorsan mümkün olduğu kadar çok çalışmalısın.

Si tu veux maîtriser une langue étrangère, il te faut étudier autant que possible.

- Sınavı geçmek istiyorsan ciddi olarak çalışmalısın.
- Sınavı geçmek istiyorsanız, ciddi bir şekilde çalışmalısınız.

Tu dois étudier sérieusement si tu veux réussir à l'examen.

- Evliliğini kurtarmak adına çaba sarf etmen gerek.
- Evliliğini kurtarmak için uğraşmalısın.
- Evliliğini kurtarmak için çalışmalısın.
- Evliliğini kurtarmak için çalışmak zorundasın.
- Evliliğini kurtarmak için çalışman gerekiyor.

Il vous faut œuvrer à sauver votre mariage.