Translation of "Yatarken" in English

0.009 sec.

Examples of using "Yatarken" in a sentence and their english translations:

Tarlalarda yatarken

As he lies on the fields

Bir gece, sırtüstü yatarken

And one night, lying flat on my back,

Babasını mutfakta yatarken buldu.

He found his father lying in the kitchen.

Kendini parkta bir bankta yatarken buldu.

He found himself lying on a bench in the park.

O, mutfak zemininde bilinçsiz yatarken bulundu.

He was found lying unconscious on the kitchen floor.

Uyandığında kendini hastanede bir yatakta yatarken buldu.

He awoke to find himself lying on the bed in the hospital.

O, kız kardeşini kaldırımda bilinçsizce yatarken buldu.

She found her sister sprawled unconscious on the sidewalk.

O, kızını baygın halde kaldırımda yatarken gördü.

She saw her daughter lying on the sidewalk, unconscious.

Tom Mary'yi mutfak zemininde bilinçsizce yatarken buldu.

Tom found Mary lying unconscious on the kitchen floor.

Saat on bire kadar kendimi yatakta yatarken göremiyorum.

I can't see myself lying in bed until eleven o'clock.

- Yatarken kaç yastık kullanıyorsunuz?
- Uyurken kaç yastıkla yatıyorsunuz?

How many pillows do you use when sleeping?

Eğer gidersen, tüm dünyaya ben yatarken beni okşadığını söylerim.

If you leave, I'll tell all the world you fondle me while I sleep.

Onlar birkaç içki içti ve kendilerini birlikte yatarken buldular.

They had a few drinks and ended up sleeping together.

İngilizceyi mükemmel şekilde, kanepede yatarken ve bira içerken öğrendi.

He learned English perfectly well, lying on the sofa and drinking beer.

Polis Tom'u alınının ortasındaki bir kurşun deliğiyle yerde yatarken buldu.

The police found Tom lying on the floor with a bullet hole in the middle of his forehead.

- Tom'a yatarken bir masal okuyabilir misin?
- Tom için bir uyku masalı okur musun?

Would you mind reading a bedtime story to Tom?