Translation of "Bankta" in English

Bankta oturun.

Sit down on the bench.

Bankta oturalım.

- Let's sit down on the bench.
- Let's sit on the bench.

Bankta oturuyor.

He's sitting on the bench.

Bankta oturuyordum.

I was sitting on the bench.

Tom bankta oturuyordu.

Tom is sitting on the bench.

O, bankta oturuyor.

- She is sitting on the bench.
- She's sitting on the bench.

Tom bankta uzanıyor.

Tom is lying on the bench.

O, bankta uzanıyor.

He is lying on the bench.

O bankta oturdu.

He sat on the bench.

Tom bankta uyuyor.

Tom is asleep on the bench.

Tom bankta oturdu.

Tom sat down on the bench.

Bankta arkadaşıyla oturuyordu.

He was sitting on a bench with his friend.

Bu bankta oturalım.

Let's sit down on this bench.

O bankta oturalım.

Let's sit down on that bench.

O, bankta oturdu.

- He sat on the bank.
- She sat on the bank.

Tom bankta uyudu.

Tom slept on the park bench.

O bir bankta oturmuyor.

He is not sitting on a bench.

O, hâlâ bankta oturuyor.

He is still sitting on the bench.

O, bir bankta oturuyordu.

He was sitting on a bench.

O, parktaki bankta oturdu.

He sat on the bench in the park.

O, bankta arkadaşıyla oturuyor.

He was sitting on a bench with his friend.

Bir bankta beklerken oturdum.

I sat waiting on a bench.

Tom bir bankta oturdu.

Tom sat down on a bench.

Biz parkta bankta oturduk.

We sat on the bench in the park.

Ben bankta otururken bekledim.

I sat waiting on the bench.

Burada bu bankta oturalım.

Let's sit here on this bench.

Bir elma, bankta oturuyordu.

An apple was sitting on the bench.

O bir bankta oturuyordu.

She sat on a bench.

Yaşlı adam bankta oturuyordu.

The old man was sitting on the bench.

Ben bir bankta oturdum.

I sat down on a bench.

Birisi çantasını bankta bıraktı.

Somebody has left his bag on the bench.

Tom hâlâ bankta oturuyor.

Tom is still sitting on the bench.

Meg ve Ken bankta oturdu.

Meg and Ken sat on the bench.

Bankta oturan iki adam Amerikalıydı.

The two men sitting on the bench were Americans.

Birisi bankta bir çanta bıraktı.

Someone has left a bag on the bench.

Onlar parkta bir bankta oturdu.

They sat on a park bench and began talking.

Bankta oturan o değil mi?

Isn't that him sitting on a bench?

Sarhoş bir adam bankta uyuyordu.

A drunken man was sleeping on the bench.

O, bankta otururken sigara içti.

He sat smoking on the bench.

Hadi burada bir bankta oturalım.

Let's sit here on a bench.

O ve arkadaşı bankta oturdu.

He and his friend sat on the bench.

Tom bunu bankta bulduğunu söylüyor.

Tom says he found it on the bench.

Yaşlı adam bir bankta oturuyordu.

The old man was sitting on a bench.

Tom bankta Mary'nin yanında oturdu.

Tom sat on the bench next to Mary.

O bankta oturan adam Tom'dur.

The man sitting on that bench is Tom.

Yaşlı bir adam bankta oturuyordu.

An older man was sitting on the bench.

Tom sigara içerken bankta oturdu.

Tom sat on the bench smoking.

Tom yakındaki bir bankta oturdu.

Tom sat on a nearby bench.

Tom bankta Mary'nin yanına oturdu.

- Tom sat beside Mary on the bench.
- Tom sat down next to Mary on the bench.
- Tom sat down beside Mary on the bench.

Tom Mary ile bankta oturdu.

Tom sat on the bench with Mary.

Dinlenmek için bir bankta otururuz.

We sit on a bench to rest.

Tom'un yanındaki bir bankta oturdum.

I sat down on a bench next to Tom.

Tom, Mary'nin yanındaki bankta oturdu.

Tom sat down on the bench next to Mary.

O parkta bir bankta uyudu.

In the park he slept on a bench.

Tom parkta bir bankta oturuyordu.

Tom was sitting on a bench in the park.

Tom ve ben bankta oturduk.

Tom and I sat on the bench.

Tom bahçede bir bankta oturuyor.

Tom is sitting on a bench in the garden.

Kendini parkta bir bankta yatarken buldu.

He found himself lying on a bench in the park.

O, bir bankta gözleri kapalı oturuyordu.

He was sitting on a bench with his eyes closed.

Tom tamamen tek başına bankta oturdu.

Tom sat on the bench all by himself.

Tom yeni boyanmış bir bankta oturdu.

Tom sat on a bench that had just been painted.

Tom bankta Mary için yer açtı.

Tom made room for Mary on the bench.

Tom parktaki bankta oturuyor, berbat görünüyor.

Tom is sitting on a park bench, looking miserable.

Tom ve Mary bankta birlikte oturdular.

Tom and Mary sat together on the bench.

Tom takım arkadaşlarının bazısıyla bankta oturdu.

Tom sat with some of his teammates on the bench.

Tom ve Mary bankta yer değiştirdi.

Tom and Mary switched places on the bench.

Tom, Mary ile bir bankta oturdu.

Tom sat with Mary on a bench.

Tom bir bulmaca çözerken bankta bekliyordu.

Tom was waiting on a bench, doing a crossword puzzle.

Ben sık sık bu bankta uzanırım.

I often lie on this bench.

Tom bir bankta tek başına oturuyordu.

Tom was sitting alone on a bench.

Tom bankta oturdu, çocukların oynamasını izledi.

Tom sat on the bench, watching the children play.

Tom sigara içerken bir bankta oturdu.

- Tom sat on the bench smoking.
- Tom sat on a bench smoking a cigarette.

Yaşlı adam gözleri kapalı bankta oturdu.

The old man sat on the bench with his eyes closed.

Bütün sabah o bankta orada oturuyordum.

I was sitting over there on that bench all morning.

Tom kısa süre önce bankta oturuyordu.

Tom was sitting on the bench over there not too long ago.

İki kadın parktaki bir bankta rahat ediyorlar.

Two women are taking it easy on a bench in the park.

Tom Mary'yi parkta bir bankta otururken buldu.

Tom found Mary sitting on a bench in the park.

Parkta bazıları bankta oturdu ve diğerleri dolaştı.

In the park, some sat on benches, and others strolled about.

Ağacın altındaki bankta kitap okuyan kişi Tom'dur.

The person reading a book on the bench under the tree is Tom.

Gözlerin kapalı olarak bir süre bankta uzan.

Lie on the bench for a while with your eyes closed.

Tom bir kitap okurken bir bankta oturdu.

Tom sat on a bench reading a book.

Bir bankta oturan yaşlı bir adam var.

There is an old man sitting on a bench.

Sami bankta oturan genç bir çocuk gördü.

Sami saw a young boy sitting on a bench.

Şurada bankta oturan yaşlı adam benim dedem.

The old man sitting on the bench over there is my grandfather.

Bazı öğrenciler, bankta oturuyorlardı ve öğle yemeği yiyorlardı.

Some students were sitting on the bench and having lunch.

Orada bir bankta kitap okuyarak oturan biri vardı.

There was someone sitting on a bench reading a book there.