Translation of "Yaramayacak" in English

0.005 sec.

Examples of using "Yaramayacak" in a sentence and their english translations:

- Planınız işe yaramayacak.
- Planın işe yaramayacak.

Your plan won't work.

Tıkıştırmak işe yaramayacak.

jamming it in harder isn't going to help.

Bu işe yaramayacak.

That's not going to work.

O işe yaramayacak.

- It won't work.
- That's not going to work.

Plan işe yaramayacak.

The plan won't work.

O, işe yaramayacak.

That won't do any good.

- Bence işe yaramayacak.
- Sanırım işe yaramayacak.
- İşlemeyeceğini düşünüyorum.

- I think that that won't work.
- I think that won't work.
- I think it won't work.

Korkarım planın işe yaramayacak.

- I'm afraid your plan will not work.
- I am afraid your plan will not work.
- I'm afraid your plan won't work.
- I'm afraid that your plan won't work.

Müdürle tartışmak işe yaramayacak.

It won't do any good to argue with the manager.

Şikayet etmek işe yaramayacak.

It won't do any good to complain.

Bu, işe yaramayacak, bilirsin.

- It's not going to work, you know.
- It isn't going to work, you know.

Biliyorsun, bu işe yaramayacak.

This isn't going to work, you know.

Önerdiğin şey işe yaramayacak.

What you're suggesting won't work.

O da işe yaramayacak.

That's not going to work either.

Bu asla işe yaramayacak.

This is never going to work.

O sadece işe yaramayacak.

It just won't work.

Bu plan işe yaramayacak.

This plan won't work.

Bence bu işe yaramayacak.

I think that won't help.

Bu artık işe yaramayacak.

That'll no longer work.

Korkarım ki planınız işe yaramayacak.

- I'm afraid your plan will not work.
- I am afraid your plan will not work.
- I'm afraid your plan won't work.

Bu işe yaramayacak, değil mi?

- It's not going to work, is it?
- It isn't going to work, is it?

O işe yaramayacak, değil mi?

That's not going to work, is it?

O işe yaramayacak, bana güven.

That won't work, trust me.

Bu plan asla işe yaramayacak.

This plan will never work.

Yapmamızı önerdiğin şey işe yaramayacak.

What you're suggesting we do won't work.

Şimdi Tom'la konuşman bir işe yaramayacak.

It won't do any good to talk to Tom now.

Tom'un önerdiği şey muhtemelen işe yaramayacak.

What Tom has suggested probably won't work.

İnan bana, o özür işe yaramayacak.

Believe me, that excuse ain't gonna fly.

Çöpe attıklarım artık işe yaramayacak şeyler.

The things that I put in the trash can aren't useful anymore.

- Henüz yaşlanmış değilim.
- Henüz işe yaramayacak kadar yaşlı değilim.

I'm not over the hill yet.