Translation of "Ağrıyordu" in English

0.004 sec.

Examples of using "Ağrıyordu" in a sentence and their english translations:

- Başı ağrıyordu.
- Onun başı ağrıyordu.

He had a headache.

Başı ağrıyordu.

- His head ached.
- He had a headache.

Başım ağrıyordu.

I had a headache.

Boğazım ağrıyordu.

I had a sore throat.

Uykusuzluktan başı ağrıyordu.

She had a headache from lack of sleep.

Dün kolum ağrıyordu.

I had an ache in my arm yesterday.

Onun başı ağrıyordu.

- His head ached.
- He had a headache.
- She had a headache.

Tom'un karnı ağrıyordu.

Tom had a stomachache.

Tom'un kolları ağrıyordu.

Tom's arms ached.

Onun vücudu ağrıyordu.

His body ached.

Tom'un boğazı ağrıyordu.

Tom had a sore throat.

Her yerim ağrıyordu.

I was aching all over.

Dün midem ağrıyordu.

I had a stomachache yesterday.

Sami'nin karnı ağrıyordu.

Sami had a stomachache.

Onun her tarafı ağrıyordu.

She was aching all over.

Vücudumun her tarafı ağrıyordu.

I had pain all over my body.

Bu sabah midem ağrıyordu.

I had a stomachache this morning.

Bu sabah kalktığımda, başım ağrıyordu.

When I got up this morning, I had a headache.

Kaslarım ağrıyordu ve ben yorgundum.

My muscles were aching and I was tired.

Bugün erken saatlerde başım ağrıyordu.

I had a headache earlier today.

Tom'un dün gece baş ağrıyordu.

Tom had a headache last night.

Bu sabah yataktan çıktığımda başım ağrıyordu.

When I got out of bed this morning, I had a headache.

Başım ağrıyordu ve bir gün izin aldım.

I had a headache, and I took the day off today.

Başım ağrıyordu, bu yüzden birkaç aspirin içtim.

I had a headache so I took a couple of aspirin.

Başım çok kötü ağrıyordu. Bu yüzden erken yattım.

I had a bad headache. That's why I went to bed early.

Üç tabak dondurma yedikten sonra Tom'un karnı ağrıyordu.

After eating three dishes of ice cream, Tom had a stomachache.

- Tom'un bir baş ağrısı vardı.
- Tom'un başı ağrıyordu.

Tom had a headache.

- Dün bir dişim ağrıyordu.
- Dün bir diş ağrım vardı.

I had a toothache yesterday.

Daha önce ağrıyordu, ama asla şu andaki kadar kötü bir şekilde değil.

It's ached before, but never as badly as right now.