Translation of "Uyandırdı" in English

0.011 sec.

Examples of using "Uyandırdı" in a sentence and their english translations:

Seni ne uyandırdı?

What woke you up?

Gürültü beni uyandırdı.

- The noise woke me.
- The noise woke me up.

Gürültü onu uyandırdı.

The noise woke her up.

O onu uyandırdı.

- She woke him up.
- She awoke him.

Ses onu uyandırdı.

- The sound woke her up.
- The noise woke her up.

Mary Tom'u uyandırdı.

Mary woke Tom.

Tom beni uyandırdı.

Tom woke me up.

Tom diğerlerini uyandırdı.

Tom woke the others.

Ses beni uyandırdı.

The sound woke me up.

Tom bizi uyandırdı.

Tom woke us up.

Dan çocukları uyandırdı.

Dan woke up the children.

O, Tom'u uyandırdı.

He woke Tom.

Alarm Mayuko'yu uyandırdı.

The alarm woke up Mayuko.

Tom, Mary'yi uyandırdı.

Tom woke Mary up.

O Tom'u uyandırdı.

He woke Tom up.

Zil beni uyandırdı.

The doorbell woke me up.

- Tom, Mary'yi öpücükle uyandırdı.
- Tom, Mary'yi öperek uyandırdı.

Tom woke Mary up with a kiss.

Gürültü beni uykumdan uyandırdı.

The noise awoke me from my sleep.

Çığlık beni uykumdan uyandırdı.

The cry roused me from my sleep.

Ses onu uykudan uyandırdı.

The sound roused her from sleep.

Yüksek gürültü çocukları uyandırdı.

The loud noise woke up the children.

O gürültü beni uyandırdı.

That noise woke me up.

Bir gürültü onu uyandırdı.

A noise woke her up.

Telefon seni uyandırdı mı?

Did the phone wake you?

Tom Mary'yi sarsarak uyandırdı.

Tom shook Mary awake.

Subay askerlerinde cesaret uyandırdı.

The officer aroused courage in his soldiers.

Hizmetçilerin çığlıkları herkesi uyandırdı.

The servants' screams awakened everyone.

Bende hata yaptım hissi uyandırdı.

not to share such a significant part of my life.

Çin ve Hindistan'ı kim uyandırdı?

Who woke up China and India?

Elbette o yeterince şüphe uyandırdı.

Sure enough, he entertained doubts.

Onun hikayesi çocuklarda merak uyandırdı.

Her story excited curiosity in the children.

Onun hikayesi benim şüphemi uyandırdı.

His story aroused my suspicion.

Onun hikayesi herkesin merakını uyandırdı.

His story excited everyone's curiosity.

Bir gürültü beni uykumdan uyandırdı.

A noise aroused me from my sleep.

Mary gece yarısında Tom'u uyandırdı.

Mary awoke Tom in the middle of the night.

Tom gece yarısı Mary'yi uyandırdı.

- Tom woke Mary up in the middle of the night.
- Tom woke up Mary in the middle of the night.

Onun sürekli hakaretleri onun öfkesini uyandırdı.

His constant insults aroused her anger.

Buharlı trenin düdüğü bizi şafakta uyandırdı.

The whistle of the steam train woke us at daybreak.

Tom yanaktan bir öpücükle Mary'yi uyandırdı.

Tom woke Mary up with a kiss on the cheek.

Bu sabah beni şimşek sesi uyandırdı.

I was woken up by the sound of thunder this morning.

Tom Mary'yi saat 6.30'da uyandırdı.

Tom woke Mary up at 6:30.

Annem saat " 07:15 " diyerek beni uyandırdı.

My mother woke me up saying "It's a quarter past seven".

Tom'un köpeği gece yarısından az sonra onu uyandırdı.

- Tom's dog woke him up a little after midnight.
- Tom's dog woke Tom up a little after midnight.

Tom Mary'yi uyandırdı ve ona veda öpücüğü verdi.

Tom woke Mary up and kissed her goodbye.

. Ney'in o günki cesareti hayranlık uyandırdı, ancak kararları Fransızların

Ney’s courage that day was awe-inspiring, but his decisions helped to cause the French

Bu güzellik bende korkuyla karışık bir saygı hissi uyandırdı

I was awed by the beauty

Tom çocukları uyandırdı ve onlara kahvaltı zamanı olduğunu söyledi.

Tom woke up the children and told them it was time for breakfast.

Öyle yapmasını istediği için Tom Mary'yi 6:30'da uyandırdı.

Tom woke Mary up at 6:30 as she had asked him to do.

Bugünün Pekin'i bende çok derin bir etki bıraktı ve merakımı uyandırdı.

Today's Beijing has given me a very deep impression and aroused my curiosity.

Tom'un Mary'ye olan yoğun ilgisi, bende şiddetli bir kıskançlık hissi uyandırdı. Ama belli etmedim.

Tom's strong interest in Mary provoked my jealousy. But I managed to conceal it.