Translation of "Takımına" in English

0.003 sec.

Examples of using "Takımına" in a sentence and their english translations:

Takımına katılmak istiyorum.

I want to join your team.

Futbol takımına katıldım.

I joined the football team.

Voleybol takımına seçildi.

She made the volleyball team.

Bu kravat takımına uyar.

This tie matches your suit.

Beyzbol takımına kaydolmak istiyorum.

I'd like to sign up for the baseball team.

Tom takımına katılmamı istiyor.

Tom wants me to join his team.

Ben beyzbol takımına üyeyim.

I belong to the baseball team.

Üniversitede basketbol takımına katılamadı

He didn't make his high school basketball team

Tom sutopu takımına katıldı.

Tom joined the water polo team.

Futbol takımına liderlik ediyor.

He leads the soccer team.

Tom'un ayakkabıları onun takımına uymuyor.

Tom's shoes don't match his suit.

Sam, okul basketbol takımına girebildi.

Sam made the school basketball team.

Sam okulun basketbol takımına girebildi.

Sam was able to enter the school's basketball team.

Tom lisenin münazara takımına katıldı.

- Tom joined his high school's debating team.
- Tom joined his high school's debate team.

Tom takımına katılırsa ben de katılacağım.

If Tom joins your team, I will, too.

- A takımı, B takımına karşı maçı kaybetti.
- A takımı, B takımına karşı oyunu kaybetti.

Team A lost the game against team B.

- A takımı, B takımına karşı oyunu kazandı.
- A takımı, B takımına karşı maçı kazandı.

Team A won the game against team B.

Bir erkek olsam bir beyzbol takımına katılabilirim.

If I were a boy, I could join a baseball team.

Bir bir erkek olsaydım beyzbol takımına katılırdım.

If I were a boy, I could join the baseball team.

Tom öğretmeninin önerisiyle okulunun münazara takımına katıldı.

Tom joined his school's debating team at the suggestion of his teacher.

- Ben beyzbol takımına üyeyim.
- Beyzbol takımının bir üyesiyim.

- I belong to the baseball team.
- I am a member of the baseball team.

- Tom futbol takımını yönetiyor.
- Tom futbol takımına önderlik ediyor.

Tom leads the soccer team.

Koç oyun başlamadan önce takımına moral verici bir konuşma yaptı.

The coach gave his team a pep talk before the game started.