Translation of "Profesörün" in English

Profesörün tavsiyesini değerlendirdi.

He valued the professor's advice.

Gözde profesörün kimdir?

Who's your favorite professor?

Tahta profesörün arkasındadır.

The board is behind the professor.

Profesörün konuşması mizah doluydu.

The professor's speech was full of humor.

Profesörün sıkıcı dersi beni uyuttu.

The professor's boring lecture put me to sleep.

Profesörün İngilizce konuşabilmesini doğal karşıladık.

We all took for granted that the professor could speak English.

Tom Boston'daki ünlü bir profesörün oğludur.

Tom is the son of a famous professor in Boston.

Yaşlı profesörün dersleri dolambaçlı ve sıkıcıdır.

The old professor's lectures are long-winded and ponderous.

Polis hâlâ profesörün gizemli ölümünü araştırıyor.

The police is still investigating the mysterious death of the professor.

O, profesörün konuşma şekli ile alay etti.

He mocked the way the professor speaks.

Birlikte öğle yemeği yediğim profesörün adı Peter'di.

The professor with whom I had lunch is named Peter.

Biz hepimiz profesörün İngilizce konuşabileceğine kesin gözüyle baktık.

We all took it for granted that the professor could speak English.

Profesörün bize verdiği problemi çözmeye çalıştık fakat karışık görünüyordu.

We tried to figure out the problem our professor had given us, but it seemed confusing.

Çok sayıda öğrenci konuştuğu için, profesörün söyleyecek neyi olduğunu anlamak zordu.

With many students chatting, it was difficult to hear what the professor had to say.

Öğrencilerden çoğu profesörün konferanslarını hazırlarken daha fazla zaman harcaması gerektiğini hissettiler.

Many of the students felt that the professor should have spent more time preparing his lectures.