Translation of "Sıkıcı" in English

0.007 sec.

Examples of using "Sıkıcı" in a sentence and their english translations:

Sıkıcı.

Boring.

Sıkıcı!

Boring!

Amma sıkıcı.

- How boring.
- What a drag!

Kaliforniya sıkıcı.

California is boring.

Bu sıkıcı.

- This is boring.
- It's boring.

Okul sıkıcı.

School is boring.

İşim sıkıcı.

My job is boring.

Onlar sıkıcı.

They're boring.

Facebook sıkıcı.

Facebook is boring.

Film sıkıcı.

- The film is boring.
- The movie is boring.

Çok sıkıcı.

It's so boring.

Ne sıkıcı!

- How boring.
- How boring!

Gerçekten sıkıcı.

It's really boring.

Hayatım sıkıcı.

My life is boring.

Ne sıkıcı.

- What a bore.
- What a bore!

Hikayen sıkıcı.

Your story is boring.

Dekor sıkıcı.

The décor is drab.

Boston sıkıcı.

Boston is boring.

Sıkıcı birisin" dedi.

You're boring."

Filmlerin hepsi sıkıcı.

All the films are boring.

Bu çok sıkıcı.

This is so boring.

Ne can sıkıcı!

How annoying!

Mükemmellik sıkıcı mı?

Is perfection boring?

O can sıkıcı.

She's annoying.

Arkadaşın can sıkıcı.

Your friend is tiresome.

Sıkıcı bölümleri geç.

- Skip the dull chapters.
- Skip the boring chapters.

Bu biraz sıkıcı.

- This is kind of boring.
- It's kind of boring.

Bu can sıkıcı.

This is annoying.

Çok sıkıcı oluyorsun.

You're getting very tiresome.

Bu oyun sıkıcı.

That game is boring.

Bu cümle sıkıcı.

This sentence is boring.

Kitap sıkıcı mı?

Is the book boring?

Tom can sıkıcı.

Tom is annoying.

Kitabı sıkıcı buldum.

I found the book boring.

Bu roman sıkıcı.

This novel is boring.

Evde kalmak sıkıcı.

Staying home is boring.

O sıkıcı olabilir.

It can be tedious.

Tom çok sıkıcı.

Tom is so boring.

Boks yapmak sıkıcı.

Boxing is boring.

Bu sıkıcı olabilir.

This can get tedious.

Nöbet görevi sıkıcı.

Guard duty is boring.

Tren beklemek sıkıcı.

It's boring to wait for a train.

Tom sıkıcı değil.

Tom isn't boring.

Can sıkıcı olmayın.

Don't be pathetic.

Çok can sıkıcı.

It's very embarrassing.

Bu sıkıcı olmayacak.

This won't be boring.

O inanılmaz sıkıcı.

That's incredibly boring.

Bu film sıkıcı.

This movie is boring.

Bu parti sıkıcı.

- This party is dull.
- This party is boring.

Bu video sıkıcı.

This video is boring.

TV bugün sıkıcı.

TV's boring today.

Bu ders sıkıcı.

This lesson is boring.

Bu kitap sıkıcı.

This book is boring.

Reddedilmek can sıkıcı.

It's painful to be rejected.

Umarım sıkıcı değildim.

I hope I wasn't boring.

Bu köy sıkıcı.

This village is boring.

Bu kasaba sıkıcı.

This town is boring.

Bu şehir sıkıcı.

This city is boring.

Hayatım çok sıkıcı.

My life is so boring.

Bunu yapmak sıkıcı.

It's boring to do that.

Sıkıcı olduğunu düşünmüyorum.

- I don't think you're boring.
- I don't think that you're boring.

İşim çok sıkıcı.

My job is very boring.

- O gerçekten sıkıcı mıydı?
- O hakikaten sıkıcı mıydı?

Was he really boring?

- Ne sıkıcı bir görev!
- Ne sıkıcı bir vazife!

What a boring task!

- Bu oyun gerçekten sıkıcı.
- Bu maç gerçekten sıkıcı.

This game is really boring.

Demek sıkıcı? Nasıl yani? "

Boring? What?"

İkincisi, sıkıcı insanları uzaklaştırır.

Secondly, it sends the boring people away.

Ben gerçekten sıkıcı mıydım?

Was I really boring?

Ben sıkıcı oyundan usanıyorum.

I'm getting tired of the dull game.

Bir tren beklemek sıkıcı.

- It's boring to wait for a train.
- Waiting for a train is tedious.

Bugün sıkıcı bir gün.

Today is a boring day.

Bugün sıkıcı bir gündür.

Today is a boring day.

O izlemek için sıkıcı.

It's boring to watch.

O yavaş ve sıkıcı.

It's slow and boring.

Bu akılalmaz derecede sıkıcı.

It's incredibly boring.

Bu iş biraz sıkıcı.

This job is kind of boring.

O oldukça can sıkıcı.

That's pretty annoying.

Tom sıkıcı, değil mi?

Tom is boring, isn't he?

Tom çok can sıkıcı.

- Tom is very annoying.
- Tom's very annoying.

Tom sıkıcı olduğumu söyledi.

- Tom said I was boring.
- Tom said that I was boring.

Tüm bu filmler sıkıcı.

All these movies are boring.

Bu sadece sıkıcı geliyor.

It just sounds boring.

O sıkıcı değil mi?

- Isn't that annoying?
- Isn't it boring?

Yaşamımın sıkıcı olduğunu sanmıyorum.

- I don't think my life is boring.
- I don't think that my life is boring.

Umarım çok sıkıcı değildi.

I hope it wasn't too boring.

Sıkıcı olduğunu hiç söylemedim.

I never said you were boring.

Bu kitap sıkıcı mı?

Is this book boring?

Tom'un sıkıcı olduğunu düşünüyorum.

- I think Tom is boring.
- I think that Tom is boring.

O çok can sıkıcı.

That's very annoying.