Translation of "Olasılıkla" in English

0.014 sec.

Examples of using "Olasılıkla" in a sentence and their english translations:

Büyük olasılıkla gelecek.

- He will come nine cases out of ten.
- He's likely to come.
- He's very likely to come.
- There's a good chance that he'll come.
- He's more than likely to come.
- It's quite likely that he'll come.

Büyük olasılıkla evleneceğiz.

We'll probably get married.

Büyük olasılıkla Jane gelecek.

- It is probable that Jane will come.
- Jane is likely to come.
- Jane is very likely to come.
- There's a good chance that Jane will come.
- There's an eighty to ninety percent chance that Jane will come.
- Jane is more than likely to come.
- It's quite likely that Jane will come.

O, büyük olasılıkla başaracak.

- He is most likely to succeed.
- He's the most likely to succeed.

Tom büyük olasılıkla haklıydı.

- Tom was probably right.
- Tom is probably right.

O, büyük olasılıkla seçilecek.

It's very likely that he'll be chosen.

O, büyük olasılıkla gelecektir.

He's very likely to come.

Büyük olasılıkla geç kalacak.

It's quite likely that he'll be late.

Sanırım büyük olasılıkla gitmeliyim.

I think I should probably go.

Büyük olasılıkla yakında acıkacağım.

I'm probably going to be hungry soon.

Büyük olasılıkla o gelecek.

It's very likely he'll come.

Tom büyük olasılıkla gelmeyecek.

It's quite likely that Tom won't come.

Tom büyük olasılıkla kayboldu.

Tom is probably lost.

Tom büyük olasılıkla kazanmayacak.

Tom isn't very likely to win.

Tom olasılıkla geri gelmeyecek.

Tom is likely not coming back.

Tom büyük olasılıkla başaracak.

Tom is very likely to succeed.

Tom büyük olasılıkla kaybetmeyecek.

Tom isn't very likely to lose.

Büyük olasılıkla onu yapabilirim.

I'm very likely to be able to do that.

O büyük olasılıkla başarısız olacak.

He will probably fail.

O konuda büyük olasılıkla yanılıyorsun.

You're very likely wrong about that.

Büyük olasılıkla, onlardan önce varacağız.

In all probability, we'll arrive before them.

Büyük olasılıkla o geç kalacak.

It's very likely that he'll be late.

Büyük olasılıkla hangi takım kazanacak?

Which team will most likely win?

Büyük olasılıkla haklı olduğunu düşünüyorum.

I think you're probably right.

Olasılıkla bundan kimseye söz etmemelisin.

You probably shouldn't tell anybody about that.

Jane büyük bir olasılıkla gelecek.

There's an eighty to ninety percent chance that Jane will come.

Büyük olasılıkla şimdi Tom'a ulaşabilirim.

I can probably reach Tom right now.

Büyük olasılıkla bugün yağmur yağacak.

- It will most likely rain today.
- It'll most likely rain today.

O büyük olasılıkla oyunu kazanacak.

The chances are that she will win the game.

Yarın büyük olasılıkla yağmur yağacak.

It's very likely to rain tomorrow.

Büyük olasılıkla o hâlâ yataktadır.

The chances are that he is still in bed.

Büyük olasılıkla Boston'a geri döneceğim

I'll most likely be going back to Boston.

Tom büyük olasılıkla onu yapabilecek.

Tom is very likely to be able to do that.

Büyük olasılıkla yarın yağmur yağacak.

- It's very likely that it will rain tomorrow.
- It's quite likely that it'll rain tomorrow.

Tom büyük olasılıkla kazanacak kişidir.

Tom is the one most likely to win.

Büyük olasılıkla onu yapmaya başlayacağım.

I'm very unlikely to start doing that.

Büyük olasılıkla, bir hafta uzak kalacaklar.

In all likelihood, they'll be away for a week.

Büyük olasılıkla, onlar varmadan önce varırız.

In all probability, we'll arrive before they do.

Tom büyük bir olasılıkla geç kalacak.

Tom is very likely to be late.

İlk golf topları büyük olasılıkla ahşaptı.

The earliest golf balls were, likely, wooden,

Tom büyük olasılıkla bu hatayı tekrarlamaz.

Tom won't likely repeat that mistake.

Dan olasılıkla Linda'yı ölene kadar boğdu.

Dan likely smothered Linda until she died.

Tom bu sefer büyük olasılıkla başaracak.

Tom is very likely to succeed this time.

- O, muhtemelen masumdu.
- O, olasılıkla suçsuzdu.

She was probably innocent.

Onlar büyük olasılıkla önümüzdeki hafta gelecekler.

They're very likely to arrive next week.

Büyük olasılıkla şimdi telefonla Tom'a ulaşabilirim.

I can probably reach Tom by phone right now.

Tom büyük olasılıkla zaten seni unutmuş.

Tom has probably already forgotten about you.

Tom büyük olasılıkla o şarkıyı bilmeyecek.

Tom isn't very likely to know that song.

Bu defa büyük olasılıkla başarılı olacağız.

We're very likely to succeed this time.

Gelecek pazartesi büyük olasılıkla yoğun olacağım.

I'm very likely to be busy next Monday.

Tom ve Mary büyük olasılıkla ağlamayacaklar.

Tom and Mary aren't very likely to cry.

Tom, Mary'nin büyük olasılıkla kazanacağını söyledi.

- Tom said Mary would most likely win.
- Tom said that Mary would most likely win.

Ancak büyük olasılıkla dünyadaki diğer teknoloji merkezlerindeki

But it has never reached truly transformative scale,

Onların büyük olasılıkla önümüzdeki hafta geleceklerini düşünüyorum.

- We think it possible that they may arrive next week.
- They're very likely to arrive next week.
- I think it's very likely that they'll arrive next week.

Taro büyük olasılıkla üniversite giriş sınavını geçecek.

Taro is very likely to pass the university entrance examination.

Büyük olasılıkla birisi bizim için bekliyor olacak.

- It's very likely that someone will be waiting for us.
- It's very likely someone will be waiting for us.
- It's very likely that somebody will be waiting for us.
- It's very likely somebody will be waiting for us.

Tom büyük olasılıkla ev ödevini önceden bitirdi.

Tom has probably already finished his homework.

Tom büyük olasılıkla kırmızı arabayı satın alacak.

Tom will most likely buy the red car.

Tom büyük olasılıkla bugün zaten bankaya gitti.

Tom has probably already been to the bank today.

Sanırım onlar büyük olasılıkla sana yardım etmeyecek.

I think they very likely won't help you.

Bizim takımda Tom ile büyük olasılıkla kazanacağız.

With Tom on our team, we're more likely to win.

Tom ne yapmamız gerektiğini büyük olasılıkla bilir.

Tom is very likely to know what we should do.

Tom büyük olasılıkla pazartesi günü meşgul olacak.

Tom is very likely to be busy on Monday.

Tom büyük olasılıkla önümüzdeki yaz Boston'a gitmeyecek.

Tom isn't very likely to go to Boston next summer.

Büyük olasılıkla bu sefer de başarılı olmayacaksın.

You're not very likely to succeed this time either.

Büyük olasılıkla pazartesi günü çok yoğun olacağım.

I'm very likely to be busy on Monday.

Bu öğleden sonra büyük olasılıkla yağmur yağacak.

It's quite likely to rain this afternoon.

Tom ve Mary onu olasılıkla yapacaklarını söylediler.

- Tom and Mary said they probably will do that.
- Tom and Mary said that they probably will do that.

Bence tüm çabalara, koruma çabalarına rağmen yüksek olasılıkla

I think there’s a very high likelihood that we could lose this species,

Büyük olasılıkla basit bir kazaydı, ancak bazıları kendini

It was most likely a simple accident,  though some believe he killed himself  

Tom Mary'nin büyük bir olasılıkla ne yapacağını biliyordu.

Tom knew what Mary would most likely do.

Yine de büyük olasılıkla ne olacağını tahmin edebilirsin.

You can probably guess what happens though.

Onlar büyük olasılıkla işe yarayamaz. Bunların hepsi sahte.

They can't possibly work. They are all fake.

Sanırım Tom büyük olasılıkla zaten onun hakkında biliyor.

- I think Tom probably knows about it already.
- I think that Tom probably knows about it already.

Sanırım Tom büyük olasılıkla seninle aynı fikirde olmayacaktı.

- I think Tom would probably disagree with you.
- I think that Tom would probably disagree with you.

Bu ayın meselesinin yayımlaması olasılıkla gelecek haftaya ertelenecek.

Publication of this month's issue will probably be delayed one week.

Tom büyük olasılıkla Mary'nin burada olduğunu zaten biliyor.

Tom probably already knows that Mary is here.

Tom ve Mary büyük olasılıkla birlikte şarkı söylemeyecek.

Tom and Mary aren't very likely to sing together.

- Büyük olasılıkla, devlet başkanı bir dönem daha görev yapacak.
- Büyük olasılıkla, devlet başkanı ikinci bir dönem hizmet edecek.

In all likelihood, the president will serve a second term.

Yangının nasıl başladığı kesin olarak belirlenemedi: ama büyük olasılıkla

Precisely how the fire started was never determined: but it was most likely a spark from damaged

Fakat büyük olasılıkla sonuncu olacağım, bu acınacak bir durum.

But probably I'll be the last, which is a pity.

Otobüs büyük olasılıkla geç kalacak. Neden bir taksi çağırmıyoruz?

It's very likely that the bus will be late. Why don't we call a taxi?

Büyük olasılıkla insanlardan hiçbiri 25 yaşından daha fazla değil.

Presumably, none of the people are more than 25 years old.

Tatoeba'da Türkçe ve Estonca cümle yaratıyorsanız, büyük olasılıkla boracaslı'sınızdır.

If you create sentences in Turkish and Estonian on Tatoeba, there's a large chance that you're boracasli.

Büyük olasılıkla dinozorların yok olmasına neden olan bir olay

An event that likely caused dinosaurs

Tom Mary'ye büyük olasılıkla yarışı kimin kazanacağını düşündüğünü sordu.

Tom asked Mary who she thought would be the most likely to win the race.

- Tom'un dediği doğru muhtemelen.
- Tom'un söylediği büyük olasılıkla doğru.

What Tom said is probably correct.

Davout'un 26.000 adamı ikiye birden fazla olasılıkla karşı karşıya kaldı.

Davout’s 26,000 men faced  odds of more than two-to-one.

Tom daha sık gülümsese, büyük olasılıkla daha çok arkadaşı olur.

If Tom would smile more often, he'd probably have more friends.

Bu ucuz şeylerden birini büyük olasılıkla başka bir yerden alabilirsin.

- You can probably buy one of these cheaper someplace else.
- You can probably buy one of these cheaper somewhere else.

Tatmin edici bir meslek edinme konusunda yine de büyük olasılıkla

you can stlll quite easily fail to have a fulfilling career,

- Yarın yağmur yağması çok olasıdır.
- Büyük olasılıkla yarın yağmur yağacak.

It's very likely that it will rain tomorrow.

Büyük olasılıkla Tom, Mary'den daha fazla para harcamak zorunda kalacak.

Tom will quite likely have to spend more money than Mary.

Eğer bir şey gerçek olacak kadar çok iyi görünüyorsa, büyük olasılıkla gerçektir.

- If something sounds too good to be true, then it probably is.
- If something sounds too good to be true, it probably is.

- Tom büyük olasılıkla sana karşı tanıklık yapacaktır.
- Tom muhtemelen aleyhine şahitlik edecektir.

Tom will likely testify against you.