Translation of "Mısır" in English

0.015 sec.

Examples of using "Mısır" in a sentence and their english translations:

Mısır büyükelçiliği nerede?

Where is the Egyptian embassy?

Mısır gevreği istemiyorum.

I don't want cereal.

Mısır gevreği yiyorum.

- I am eating cereal.
- I'm eating cereal.

Bu mısır taze.

This corn is fresh.

Patlamış mısır yiyoruz.

We're eating popcorn.

Patlamış mısır yapacağım.

I'll make popcorn.

Patlamış mısır yapıyorum.

I'm making popcorn.

Patlamış mısır alacağım.

I'll get the popcorn.

Mısır dili öğreniyorum.

I'm learning Egyptian.

- Sami, Mısır restoranında çalıştı.
- Sami, Mısır restoranında çalışıyordu.

Sami worked at an Egyptian restaurant.

Işte karşımızda mısır pramitleri

here we have corn pramits

Hiç patlamış mısır istemiyorum.

I don't want any popcorn.

Biraz patlamış mısır istiyordum.

I want some popcorn.

Mısır firavunlarından biri çocuktu.

One of the kings of Egypt was a boy.

Tom patlamış mısır istiyor.

Tom wants popcorn.

Tom Mısır hiyerogliflerini okuyabilir.

Tom can read Egyptian hieroglyphs.

Patlamış mısır yapmaya git.

Go make popcorn.

Nut, Mısır gökyüzü tanrıçasıydı.

Nut was the Egyptian goddess of the sky.

Kar yılı, mısır yılı.

Snow year, corn year

Ben patlamış mısır istiyorum.

I want popcorn.

Antik Mısır dili öğreniyorum.

I'm learning Coptic.

Patlamış mısır ister misin?

Do you want popcorn?

Tom hâlâ mısır ekmedi.

Tom still hasn't planted the corn.

Bir kile mısır aldım.

Tom bought a bushel of corn.

Tom bahçede mısır ekiyor.

Tom is in the garden planting corn.

Sami, Mısır yemeklerinden hoşlanır.

Sami likes Egyptian food.

Sami Mısır, Kahire'ye gidiyor.

Sami is going to Cairo, Egypt.

Tom patlamış mısır yiyor.

Tom is eating popcorn.

Kim patlamış mısır ister?

Who wants popcorn?

Tom patlamış mısır yedi.

Tom ate popcorn.

- Sami bir Mısır hastanesine götürüldü.
- Sami bir Mısır hastanesine kaldırıldı.

Sami was taken to an Egyptian hospital.

- Tom patlamış mısır sevdiğini söyledi.
- Tom senin patlamış mısır sevdiğini söyledi.

- Tom said you like popcorn.
- Tom said that you like popcorn.

- Sami güvenle Mısır sınırına geldi.
- Sami güvenli biçimde Mısır sınırına ulaştı.

Sami arrived safely on the Egyptian border.

Mısır ve Cyrene'nin tüm zenginlikleri,

All the riches of Egypt and Cyrene,

Kötü tohum, kötü mısır üretmelidir.

Bad seed must produce bad corn.

Mısır, ABD'de önemli bir üründür.

Corn is an important crop in the United States.

Patlamış mısır hazırlarken parmağımı yaktım.

I burnt my fingers while I was preparing popcorn.

İki torba patlamış mısır aldım.

I bought two bags of popcorn.

Biraz patlamış mısır istiyorum, lütfen.

I'd like some popcorn, please.

İkinci Ramses bir Mısır Firavunu'ydu.

Ramses II was an Egyptian pharaoh.

Canım patlamış mısır yemek istiyor.

I feel like eating popcorn.

Kahvaltı için mısır gevreği yerim.

I eat cornflakes for breakfast.

Mısır gevreğimi yemeden güne başlayamam.

I can't start the day without my morning cereal.

Tom sütü mısır gevreğine döktü.

Tom poured milk on his cereal.

Tom eski bir Mısır bilimcisi.

Tom is an Egyptologist.

Patlamış mısır en sevdiğim aperitif.

Popcorn is my favorite snack.

Kleopatra, Mısır dilini konuşmayı öğrendi.

Cleopatra learned to speak Egyptian.

Mısır kültürünü her zaman sevmişimdir.

I've always loved Egyptian culture

Mısır ekmeğinde sosisli sandvici severim.

I like corn dogs.

Biraz mısır patlatırken parmağım yandı.

I burnt my finger when some popcorn burst.

Tom patlamış mısır kokusunu seviyor.

Tom likes the smell of popcorn popping.

Biraz patlamış mısır ister misiniz?

- Would you like some popcorn?
- Do you want popcorn?

Film izlerken patlamış mısır yedik.

We ate popcorn while we were watching the movie.

Tom patlamış mısır yemeyi sever.

Tom likes eating popcorn.

Sami, Mısır donanmasında görev yapıyordu.

Sami served in the Egyptian navy.

Sami bir Mısır aksanı yapamaz.

Sami can't do an Egyptian accent.

Tom hiç mısır yetiştirmediğini söylüyor.

Tom says he's never grown corn.

Tom, Eski Mısır konusunda takıntılıdır.

Tom is obsessed with Ancient Egypt.

Tom'un patlamış mısır makinesi var.

Tom has a a popcorn machine.

Mısır ekmeği Almanca nasıl denir bilmiyorum.

I don’t know how to say cornbread in German.

Mısır hiyeroglif yazıları bu şekilde başladı.

So started the Egyptian hieroglyphic writing in the same way.

Tom mutfakta mikrodalgada patlamış mısır yapıyor.

Tom is in the kitchen microwaving popcorn.

"Patlamış mısır gibi kokuyor." "Gerçekten öyle!"

"It smells like popcorn." "It really does!"

Tom patlamış mısır kasesini masaya koydu.

Tom put the bowl of popcorn on the table.

Tom ocaktaki kaba bir mısır koydu.

Tom put the corn in the pot on the stove.

Tom eski Mısır tarihi ile ilgileniyor.

Tom is interested in ancient Egyptian history.

Patlamış mısır en sevdiğim aperitiflerden biri.

Popcorn is one of my favorite snacks.

Tom bir mısır tarlasınında John'u izledi.

Tom followed John across a cornfield.

Kargalar çiftçinin mısır alanını harap ettiler.

Crows all but destroyed the farmer's field of corn.

Mısır piramitleri dünyanın yedi harikasından biridir.

The pyramids of Egypt are one of the seven wonders of the world.

Tom bol tereyağlı patlamış mısır sever.

Tom likes popcorn with lots of butter.

Patlamış mısır yapıyorum. Biraz ister misin?

I'm making popcorn. Do you want some?

Tom kendine biraz mısır gevreği döktü.

Tom poured himself some cereal.

Sami, Leyla'ya bir Mısır haritası verdi.

Sami gave Layla a map of Egypt.

Sami, Mısır istihbarat servisleri tarafından tutuluyor.

Sami is being held by the Egyptian intelligence services.

Sami, Leyla'nın Mısır aksanıyla alay ediyordu.

Sami was mocking Layla's Egyptian accent.

Tom eski Mısır tarihine merak sardı.

Tom became interested in ancient Egyptian history.

"Mısır kralları gibi bir savaşçıyı hakediyor!"dedi

“Egypt needs a warrior as its’ king”, he exclaimed.

Mısır seferine devam etmesi için yönetimi bıraktı.

to continue the campaign against Egypt.

Sizce mısır pramitlerini nasıl kaldırıp kaçırmış olabilirler

how do you think they might have lifted the corn pramites

Bu mısır pramitlerini kim yaptı niye yaptı

Who made these corn pramits and why?

, diğer yandan Mısır toplumunda dolaşan, geleneksel evlilikler,

revealed that the total number of common-law marriages among school and university

Patlamış mısır üzerine eritilmiş tere yağını dökün.

Pour melted butter over the popcorn.

Fransa, genetiği değiştirilmiş bir mısır türünü yasakladı.

France has banned a strain of genetically modified maize.

Biz üzüm, mısır ve meyve ağaçları yetiştiririz.

We grow grapes, corn and fruit trees.

Mısır gevreğim için biraz süte ihtiyacım var.

I need some milk for my cereal.

Nil'in periyodik taşkınları Mısır için çok önemlidir.

The periodic flooding of the Nile is very important to Egypt.

Tom büyük bir kaseden patlamış mısır yiyordu.

Tom was eating popcorn out of a large bowl.

Tom bu yıl mısır yetiştirmeye karar verdi.

Tom decided to grow corn this year.

Bu yıl dev bir mısır mahsulü olacak.

There will be a giant crop of corn this year.

Kleopatra M.Ö. 51 yılında Mısır kraliçesi oldu.

Cleopatra became the queen of Egypt in the year 51 B.C.

Bu yıl patates yerine mısır yetiştirmeyi düşünüyorum.

This year I think I'll grow corn instead of potatoes.

Mısır ekmeği, muffin pankek ile iyi gider.

Cornbread goes well in cupcake pans.

Hiç çikolata kaplı patlamış mısır yedin mi?

Have you ever eaten chocolate-covered popcorn?

Tom patlamış mısır kovasını Mary ile paylaştı.

Tom shared his bucket of popcorn with Mary.

Tom kaseden bir avuç patlamış mısır aldı.

Tom took a handful of popcorn from the bowl.