Translation of "Hissettiler" in English

0.004 sec.

Examples of using "Hissettiler" in a sentence and their english translations:

Muhtemelen sıcak karşılanmadıklarını hissettiler.

They possibly did not feel welcome.

Düğün günlerinde çok duygular hissettiler.

They felt many emotions on their wedding day.

Onlar köleliliğin kötü olduğunu hissettiler.

They felt that slavery was evil.

Adaylarının 1860'da kazanacağını hissettiler.

They felt their candidate would win in 1860.

Onlar onun çok zayıf olduğunu hissettiler.

They felt he was too weak.

Onlar, oğullarının vahşi davranışlarıyla kendilerini rezil hissettiler.

They felt disgraced by their son's wild behavior.

Onlar ülkeleri için yenilenmiş bir sevgi hissettiler.

They felt a renewed love for their country.

- Hem Tom hem de Mary kendilerini dışlanmış gibi hissettiler.
- Hem Tom hem de Mary dışlanmış gibi hissettiler.

- Tom and Mary both felt like outcasts.
- Both Tom and Mary felt like outcasts.

Davet edildiklerinde, Tom ve Mary gitmek zorunda hissettiler.

Having been invited, Tom and Mary felt obliged to go.

- Onların yere ihtiyacı vardı.
- İlişkilerine ara verme ihtiyacı hissettiler.

They needed space.

Onlar artık bir iç savaş başlatmanın zamanı olmadığını hissettiler.

They felt that now was not the time to start a civil war.

Hem Tom hem de Mary kendilerini kimsesiz gibi hissettiler.

- Tom and Mary both felt like outcasts.
- Both Tom and Mary felt like outcasts.

Sevgilerini birbirlerine itiraf ettikten sonra oğlan ve kız garip hissettiler.

The boy and the girl felt awkward after they confessed their love for each other.

Tom ve Mary davet edildiler, bu yüzden kendilerini gitmek zorunda hissettiler.

Tom and Mary were invited, so they felt obligated to go.

Öğrencilerden çoğu profesörün konferanslarını hazırlarken daha fazla zaman harcaması gerektiğini hissettiler.

Many of the students felt that the professor should have spent more time preparing his lectures.