Translation of "Hislerini" in English

0.004 sec.

Examples of using "Hislerini" in a sentence and their english translations:

Hislerini anlıyorum.

I understand your feelings.

O hislerini gizlemez.

He makes no disguise of his feelings.

Hislerini incitmek istememiştim.

- I didn't mean to hurt your feelings.
- I didn't want to hurt your feelings.

Onun hislerini incitebileceğinden korkuyordu.

He was afraid that he might hurt her feelings.

Bilerek onun hislerini incittim.

I hurt her feelings on purpose.

Tom'un hislerini incittiğimi sanmıyorum.

- I don't think I hurt Tom's feelings.
- I don't think that I hurt Tom's feelings.

Hislerini tam olarak anlıyorum.

I fully understand your feelings.

Hislerini saklamak zorunda değilsin.

You don't have to hide your feelings.

Tom hislerini Mary'den saklayamadı.

Tom couldn't hide his feelings from Mary.

Birkaç kişinin hislerini incittim.

I hurt a few people's feelings.

O hislerini açığa vurmaya eğilimlidir.

He is apt to give vent to his feelings.

Onun söylediği Mary'nin hislerini incitti.

- His words wounded Meg.
- What he said hurt Mary's feelings.

Tom Mary'nin hislerini incitmekten korkuyordu.

Tom was afraid of hurting Mary's feelings.

Tom gerçek hislerini Mary'ye söyleyemiyor.

- Tom can't tell Mary his real feelings.
- Tom couldn't tell Mary how he really felt.
- Tom wasn't able to tell Mary how he really felt.

Herkes Tom'un gerçek hislerini biliyordu.

Everyone knew Tom's true feelings.

Gerçekten önemsedikleri birine hislerini söylemelerini isteyebilirim.

maybe telling someone they really care about how they feel.

Onun yüzü gerçek hislerini açığa vurdu.

Her face betrayed her real feelings.

Onun hislerini incitecek bir şey söylemedim.

I didn't say anything to hurt his feelings.

Tom'un hislerini incitmemek için dikkatli ol.

Be careful not to hurt Tom's feelings.

Tom hislerini Mary'den saklamak zorunda değildir.

Tom doesn't have to hide his feelings from Mary.

Tom hislerini gizlemede çok iyi değildir.

Tom isn't very good at concealing his feelings.

Tom Mary'nin hislerini hiç dikkate almadı.

Tom didn't consider Mary's feelings at all.

Mütemadiyen, yaklaşan kayba dair hislerini dinledik, hissettik.

We consistently heard and felt from them a sense of impending loss.

Tom'un hislerini incitebilecek bir şey yapmak istemiyorum.

I don't want to do anything that might hurt Tom's feelings.

- Onun duygularını incitmekten korkuyordum.
- Onun hislerini incitebilmekten korkuyordum.

I was afraid that I might hurt his feelings.

O mutlu ya da üzgün hissettiğinde hislerini ifade edebilir.

She can express her feelings when she feels happy or sad.

Tom Mary'ye olan hislerini anlatmak için doğru sözleri bulamıyor.

Tom can't find the right words to describe his feelings for Mary.

Tom onun hislerini incitmeden Mary'nin terk etmesini nasıl isteyeceğini bilmiyordu.

Tom didn't know how to ask Mary to leave without hurting her feelings.

- Tom'un içi dışı birdir.
- Tom açık kalplidir.
- Tom hislerini belli eder.

Tom wears his heart on his sleeve.

- Tom'un niyeti Mary'nin hislerini incitmek değildi.
- Tom Mary'nin duygularını incitmek istemedi.

Tom didn't mean to hurt Mary's feelings.

Ve bu, Tara Humara Kabilesi denen Meksikalı koşucuların susuzluk hislerini azaltmak için

and this is something that the Mexican runners, called the Tara Humara tribe,