Translation of "Havadaki" in English

0.003 sec.

Examples of using "Havadaki" in a sentence and their english translations:

Havadaki gerginlik hissediliyordu.

You could feel the tension in the air.

Havadaki karbondioksiti kazıyacak büyük makineler

We could build large machines, so-called artificial trees,

Havadaki küçük parçacıklar kansere neden olabilir.

Tiny particles in the air can cause cancer.

Yangından sonra, havadaki duman kokusu günlerce sürdü.

After the fire, the smell of smoke in the air lasted for days.

Topraktaki, havadaki ve sudaki radyasyonu temizlemek 23.yüzyılda mümkün oldu.

Cleaning up radiation, in soil, air, and water, became possible in the 23rd century.

Okyanuslar, göller ve nehirlerden buharlaşma, havadaki suyun% 90'ını oluşturur.

Evaporation from oceans, lakes, and rivers creates 90% of the water in air.

Gerçek şu ki, o sadece havadaki şu kuşu dişleriyle yakaladı.

As a matter of fact, he did just catch that bird in midair with his teeth.

Bilimciler dünya'nın tarihi boyunca, sıcaklık ve havadaki CO2 seviyelerinin yakından bağlantılı olduğunu öğrendiler.

Scientists have learned that, throughout Earth's history, temperature and CO2 levels in the air are closely tied.