Translation of "Hatırlayamadı" in English

Tom hatırlayamadı.

Tom couldn't remember.

- Ken onun ismini hatırlayamadı.
- Ken adını hatırlayamadı.

- Ken couldn't recall his name.
- Ken couldn't remember his name.

Ken adını hatırlayamadı.

- Ken couldn't recall his name.
- Ken couldn't remember his name.

Tom şifresini hatırlayamadı.

Tom couldn't remember his password.

Tom yaptıklarını hatırlayamadı.

Tom couldn't remember what he had done.

Tom detayları hatırlayamadı.

Tom couldn't recall the details.

Tom repliklerini hatırlayamadı.

Tom couldn't remember his lines.

Aktör repliğini hatırlayamadı.

The actor couldn't remember his lines.

Mary şifresini hatırlayamadı.

Mary couldn't remember her password.

Tom ne söyleyeceğini hatırlayamadı.

Tom couldn't remember what he was going to say.

Ken onun ismini hatırlayamadı.

- Ken couldn't recall his name.
- Ken couldn't remember his name.

O, benim adresimi hatırlayamadı.

He couldn't remember my address.

Tom, Mary'nin adresini hatırlayamadı.

Tom couldn't remember Mary's address.

Tom doktorunun adını hatırlayamadı.

Tom couldn't remember his doctor's name.

Tom satırlarının hiçbirini hatırlayamadı.

Tom couldn't remember any of his lines.

Ken o adamın adını hatırlayamadı.

Ken couldn't remember that guy's name.

Hiç kimse olaylar dizisini hatırlayamadı.

Nobody could remember the sequence of events.

Tom kapıyı kilitleyip kilitlemediğini hatırlayamadı.

Tom couldn't remember whether or not he'd locked the door.

Tom gazı kapatıp kapatmadığını hatırlayamadı.

Tom couldn't remember whether or not he'd turned off the gas.

Tom Mary'nin ona söylediğini hatırlayamadı.

Tom couldn't remember what Mary had told him.

Tom şemsiyesini nereye bıraktığını hatırlayamadı.

Tom couldn't remember where he'd left his umbrella.

Tom şemsiyesini nereye koyduğunu hatırlayamadı.

Tom couldn't remember where he'd put his umbrella.

Tom şemsiyesini kime verdiğini hatırlayamadı.

Tom couldn't remember who he'd lent his umbrella to.

Tom onların tüm isimlerini hatırlayamadı.

Tom couldn't remember all their names.

Tom onu nasıl yapacağını hatırlayamadı.

Tom couldn't remember how to do it.

Tom ne yapması gerektiğini hatırlayamadı.

Tom couldn't remember what he was supposed to do.

Tom hatırlayamadı ama Mary hatırladı.

Tom couldn't remember, but Mary did.

Tom kahvaltıda ne yediğini hatırlayamadı.

Tom was unable to remember what he had eaten for breakfast.

Tom kasanın kilit şifresini hatırlayamadı.

Tom couldn't remember the combination for the safe.

Tom benzin faturasını ödeyip ödemediğini hatırlayamadı.

Tom couldn't remember whether or not he'd paid the gas bill.

Tom Mary'nin evine nasıl gideceğini hatırlayamadı.

Tom couldn't remember how to get to Mary's house.

Tom dolma kalemini nereye koyduğunu hatırlayamadı.

Tom couldn't remember where he put his pen.

Tom, arabayı nereye park ettiğini hatırlayamadı.

Tom couldn't remember where he'd parked his car.

Tom ne söylemeye niyet ettiğini hatırlayamadı.

Tom couldn't remember what he had intended to say.

Tom onu kime vermesi gerektiğini hatırlayamadı.

Tom couldn't remember who he was supposed to give it to.

Tom onun adını nerede duyduğunu hatırlayamadı.

Tom couldn't remember where he'd heard her name.

Tom onların ne hakkında konuştuklarını hatırlayamadı.

Tom couldn't remember what they'd been talking about.

Tom o gece nerede olduğunu hatırlayamadı.

Tom couldn't remember where he had been on that night.

Tom fıkranın esprili son cümlesini hatırlayamadı.

Tom couldn't remember the punch line of the joke he wanted to tell.

Tom Mary'nin ona ne yapmasını söylediğini hatırlayamadı.

Tom couldn't remember what Mary had told him to do.

Tom Mary'nin söylediği şeyleri tam olarak hatırlayamadı.

Tom couldn't remember exactly what Mary had said.

Tom doktorun adını hatırlamaya çalıştı ama hatırlayamadı.

Tom tried to remember the doctor's name, but he couldn't.

Tom mesajı kime teslim etmesi gerektiğini hatırlayamadı.

Tom couldn't remember who he was supposed to deliver the message to.

Tom Mary'yi en son nerede gördüğünü hatırlayamadı.

Tom couldn't remember where he'd last seen Mary.

Tom Mary ile tanıştığı yerin adını hatırlayamadı.

Tom couldn't remember the name of the place where he met Mary.

Tom Mary ile ilk kez nerede karşılaştığını hatırlayamadı.

Tom couldn't remember where he'd first met Mary.

Tom cebinde birinin kartvizitini buldu ama onu nereden aldığını hatırlayamadı.

Tom found someone's business card in his pocket, but couldn't remember where he got it.

Oğlan korkmuştu ve dua etmeye çalıştı, ama o çarpım tablosundan başka bir şey hatırlayamadı.

The boy was frightened, and tried to say a prayer, but he could remember nothing but the multiplication table.