Translation of "Haberin" in English

0.004 sec.

Examples of using "Haberin" in a sentence and their english translations:

Freddie'den haberin var mı?

Have you heard from Freddie?

Haberin doğru olduğu çıktı.

The news turned out to be true.

Şimdilik haberin çıkması yasaklandı.

The news was suppressed for the time being.

Hiç haberin var mı?

Do you have any news?

Sanırım Tom'dan haberin var.

I suppose you've heard about Tom.

Tom'a haberin gerisini anlat.

Tell Tom the rest of the news.

Hiç iyi haberin var mı?

Do you have any good news?

O muhabir haberin kokusunu alıyor.

That reporter has a nose for news.

Bu haberin doğru olduğunu kanıtladı.

The news proved to be true.

Haberin onun üzerinde etkisi oldu.

The news had an impact on him.

Onların evliliklerinden haberin olmamasına şaşırdım.

I'm surprised that you don't know about their marriage.

Akşama Tom gelecek, haberin olsun.

Tom's coming over tonight, so you know.

Benim için haberin var mı?

Do you have news for me?

Bana iyi haberin olduğunu söyle.

Tell me you've got good news.

Saatten haberin var mı senin?

See how late it is.

Hiç yeni bir haberin var mı?

Do you have any news at all?

Herhangi bir iyi haberin yok mu?

Don't you have any good news?

Boston'da ne olduğundan haberin var mı?

Have you heard about what happened in Boston?

Bildirecek herhangi bir haberin var mı?

Do you have any news to report?

Bu haberin kamuoyuna duyurulmasını henüz istemiyorum.

I don't want this news to be made public yet.

Haberin bizim üzerimizde büyük bir etkisi oldu.

The news had a great impact on us.

Tom'un hafta sonu planlarından haberin var mıydı?

Did you hear about Tom's plans for the weekend?

Benim için herhangi bir haberin var mı?

Do you have any news for me?

Tom'un iş bulup bulmadığından haberin var mı?

Have you heard whether Tom got the job?

- Bomba hakkında nasıl öğrendin?
- Bombadan nasıl haberin oldu?

How did you know about the bomb?

Bu işe ne kadar emek harcandı, haberin var mı?

Do you have any idea how much work has gone into this?

Haberin doğru ya da yanlış olup olmadığı küçük bir fark yaratır.

Whether the news is true or false makes little difference.

- İstanbul'da meydana gelen patlamayı kesin duymuşsundur.
- İstanbul'da meydana gelen patlamadan kesin haberin vardır.

I am sure you heard about the explosion that happened in Istanbul.

- Şapkam nerede, biliyor musun?
- Şapkamın yerini biliyor musun?
- Şapkamın nerede olduğundan haberin var mı?

Do you know where my hat is?

- Tom'un arabasını ne zaman aldığından haberin var mı?
- Tom arabasını ne zaman almış, biliyor musun?

Do you know when Tom bought his car?

- Tom'un neden ağladığını biliyor musun?
- Tom'un niye ağladığından haberin var mı?
- Tom niçin ağlıyor, biliyor musun?

Do you know why Tom is crying?

- Tom'un evden ayrıldığını biliyor muydun?
- Tom'un evden ayrıldığını biliyor muydunuz?
- Tom'un evi terk ettiğini biliyor muydun?
- Tom'un evi terk ettiğini biliyor muydunuz?
- Tom'un evden ayrıldığından haberin var mıydı?
- Tom'un evden ayrıldığından haberiniz var mıydı?
- Tom'un evi terk ettiğinden haberiniz var mıydı?
- Tom'un evi terk ettiğinden haberin var mıydı?

- Did you know that Tom had left home?
- Did you know Tom had left home?