Translation of "Giyecek" in English

Resmî giyecek miyiz?

Do we dress formal?

Onları kim giyecek?

Who's going to wear them?

Giyecek bir şeyim yok.

- I don't have a thing to wear.
- I don't have anything to wear.
- I haven't got anything to wear.

Gerçekten onu giyecek misin?

Are you really going to wear that?

Tom partide ne giyecek?

What's Tom going to wear to the party?

Bu kimonoyu giyecek misin?

Will you put on this kimono?

Sami cinayetten hüküm giyecek.

Sami will be convicted of murder.

Giyecek hiç temiz elbisem yok.

I don't have any clean clothes to wear.

Ciddi ciddi bunu giyecek misin?

Are you seriously going to wear that?

Gerçekten o elbiseyi giyecek misin?

Are you really going to wear that dress?

Giyecek başka bir şeyim yok.

I have nothing else to wear.

Onlara yiyecek ve giyecek sağladık.

We supplied them with food and clothes.

Bu botları tekrar giyecek misin?

Are you ever going to wear these boots again?

Partide o elbiseyi giyecek misin?

Are you going to wear that dress to the party?

Onlar yiyecek ve giyecek aldılar.

They took food and clothing.

Sel kurbanlarına yiyecek ve giyecek sağladık.

We provided the flood victims with food and clothing.

Kurbanlar için yiyecek ve giyecek sağlamalıyız.

We must provide food and clothes for the victims.

O, yolcuya yiyecek ve giyecek sağladı.

She provided the traveler with food and clothing.

Parti için bir kostüm giyecek misin?

Are you going to wear a costume to the party?

Amy giyecek yeni bir şey istiyor.

Amy wants something new to wear.

Onlara giyecek ve biraz yiyecek verdim.

I gave them clothing and some food.

Giyecek bir şey için dolabıma baktım.

I looked in my closet for something to wear.

Herkese yeterli yiyecek ve giyecek verildi

Everyone was given enough food and clothing.

Ailesi için yiyecek ve giyecek temin etti.

He provided food and clothes for his family.

Herkes yeterli miktarda yiyecek ve giyecek aldı.

Everyone has received a sufficient amount of food and clothing.

İyi ki, biri bana giyecek bir ceket verdi.

Luckily, someone gave me a jacket to wear.

Mary giyecek uygun bir şey bulmaya çalışarak dolabına baktı.

Mary looked through her closet trying to find something suitable to wear.

Giyecek bir şeyin olmadığını nasıl söylersin? Dolabın giysi dolu.

How can you say that you have nothing to wear? Your closet is full of clothes.

Yaşamak için yiyecek, giyecek ve bir eve ihtiyacımız var.

We need food, clothes and a home in order to live.

Tom ve Mary Cadılar bayramı partisi için ne giyecek?

What are Tom and Mary going to wear to the Halloween party?

Giyecek bir şey için dolabıma baktım fakat ortam için uygun bir şey bulamadım.

I looked in my closet for something to wear, but couldn't find anything appropriate for the occasion.