Translation of "Gülümsemeyle" in English

Üzüntüsünü gülümsemeyle gizledi.

He disguised his sorrow with a smile.

Onu sıcak bir gülümsemeyle selamla.

Greet him with a warm smile.

Onlar bizi bir gülümsemeyle karşıladılar.

They greeted us with a smile.

Onu sıcak bir gülümsemeyle karşıla.

Greet him with a warm smile.

O bir gülümsemeyle cevap verdi.

He answered with a smile.

Tom bir gülümsemeyle karşılık verdi.

Tom answered with a smile.

O hoş bir gülümsemeyle beni selamladı.

She greeted me with a pleasant smile.

O güzel bir gülümsemeyle beni selamladı.

She greeted me with a lovely smile.

O, Bay Kato'yu bir gülümsemeyle selamladı.

She greeted Mr Kato with a smile.

Uyan ve gününe bir gülümsemeyle başla.

Get up and start your day with a smile.

O, yüzünde sinsi bir gülümsemeyle bana baktı.

She looked at me with a sly smile on her face.

Tom yüzünde bir gülümsemeyle oturma odasına döndü.

Tom returned to the living room with a smile on his face.

Sami yüzünde bir gülümsemeyle odayı terk etti.

Sami left the room with a smile on his face.

Tom onun partide eğlendiğini Mary'nin yüzüne gülümsemeyle söyleyebildi.

Tom could tell by the smile on Mary's face that she had had a good time at the party.

- Mutlu bir gülümseme ile yüzünüzü koruyabilirsiniz.
- Mutlu bir gülümsemeyle görünüşü kurtarabilirsiniz.

You can save face with a happy smile.

Berg sevginin gökyüzünden geldiğini ve yeryüzüne ait olmadığını nazik bir gülümsemeyle Vera'ya açıkladı.

Berg explained to Vera, with a tender smile, that love came from the sky and did not belong to the earth.