Translation of "Selamladı" in English

Öğretmenini kibarca selamladı.

He made a polite bow to his teacher.

Onlar beni selamladı.

They greeted me.

Öğrenciler öğretmenlerini selamladı.

The students bowed to their teacher.

Onu dostça selamladı.

He greeted her with cordiality.

O, bayanı selamladı.

He saluted the lady.

Tom başıyla selamladı.

Tom bowed his head.

Tom öğretmenini selamladı.

Tom bowed to his teacher.

Tom herkesi selamladı.

Tom greeted everyone.

O ebeveynlerini selamladı.

He greeted his parents.

Tom bayrağı selamladı.

Tom saluted the flag.

- O bir tebessümle beni selamladı.
- O, beni tebessümle selamladı.

He greeted me with a smile.

Her çocuk öğretmeni selamladı.

Every child bowed to the teacher.

Aktris sahneden fanatiklerini selamladı.

The actress greeted her fans from the stage.

O beni içten selamladı.

She bowed deeply to me.

Devlet başkanı halkı selamladı.

The president saluted the public.

Onun sekreteri beni selamladı.

His secretary greeted me.

Çocuk beni başıyla selamladı.

The boy gave me a bow.

Tom, Mary'yi Fransızca selamladı.

Tom greeted Mary in French.

O, o bayanı selamladı.

He greeted that lady.

Tom beni kibarca selamladı.

Tom greeted me politely.

O, başıyla öğretmenini selamladı.

He bowed to his teacher.

Onlar beni tebessümle selamladı.

They greeted me with a smile.

O, beni tebessümle selamladı.

She greeted me with a smile.

Kız beni tebessümle selamladı.

The girl greeted me with a smile.

O, onu neşeyle selamladı.

She greeted him cheerfully.

Tom başıyla kibarca selamladı.

Tom bowed politely.

Tom, Mary'yi neşeyle selamladı.

Tom greeted Mary cheerfully.

O, geçerken beni başıyla selamladı.

He bowed to me as he passed by.

O, elini sallayarak onu selamladı.

She greeted him waving her hand.

Bay Kato'yu bir tebessümle selamladı.

She greeted Mr. Kato with a smile.

Şapkasını çıkardı ve kibarca selamladı.

He took off his hat and made a polite bow.

Tom odadan ayrılırken beni selamladı.

Tom bowed to me as he left the room.

Tom Mary'yi bir tebessümle selamladı.

Tom greeted Mary with a smile.

O, beni " Günaydın " ile selamladı.

She greeted me with "Good morning."

O hoş bir gülümsemeyle beni selamladı.

She greeted me with a pleasant smile.

Kadınlar birçok defa başlarıyla birbirlerini selamladı.

The women bowed to each other so many times.

O, odadan ayrılırken başıyla beni selamladı.

He bowed to me as he left the room.

Onlar birbirini sıcak bir şekilde selamladı.

They greeted each other warmly.

Tom şapkasını çıkardı ve kibarca selamladı.

Tom took off his hat and bowed politely.

O, büyük bir tebessümle beni selamladı.

She greeted me with a big smile.

Küçük kız beni başıyla kibarca selamladı.

The little girl made a polite bow to me.

Parker onu bir gülümseme ile selamladı.

Parker greeted him with a smile.

O güzel bir gülümsemeyle beni selamladı.

She greeted me with a lovely smile.

O, Bay Kato'yu bir gülümsemeyle selamladı.

She greeted Mr Kato with a smile.

Fadıl, Dania'ya yaklaştı ve onu selamladı.

Fadil approached Dania and greeted her.

Bayan Parker bir gülümseme ile onu selamladı.

Mrs. Parker greeted him with a smile.

Nancy caddenin karşısından beni başı ile selamladı.

Nancy greeted me with a nod from across the street.

Tom büyük bir gülümseme ile Mary'yi selamladı.

Tom greeted Mary with a big smile.

Jessie, Joseph'le tokalaştı ve sevgi ile onu selamladı.

Jessie shook Joseph's hand and greeted him with affection.

- Onlar bizi candan selamladı.
- Onlar bizi candan karşıladı.

They greeted us cordially.

Belediye Başkanı Tom Jackson otelin girişinde destekçilerini selamladı.

Mayor Tom Jackson greeted his supporters at the entrance of the hotel.

O, her zaman yaptığı gibi neşeyle onu selamladı.

She greeted him cheerfully as she always did.

O beni görür görmez bir gülümseme ile beni selamladı.

As soon as she saw me, she greeted me with a smile.

Dün senin oğlununla karşılaştım ve o beni kibarca selamladı.

I met your son yesterday and he greeted me politely.

- Tom bizi sıcak bir biçimde selamladı.
- Tom bizi sıcak bir biçimde karşıladı.

Tom greeted us warmly.

- Tom şapkasını çıkardı ve onların önünde eğildi.
- Tom şapkasını çıkardı ve onlara boyun eğdi.
- Tom şapkasını çıkarıp eğilerek onları selamladı.

Tom took off his hat and bowed down to them.