Translation of "Gözle" in English

0.014 sec.

Examples of using "Gözle" in a sentence and their english translations:

Onu yakından gözle.

Keep a close eye on him.

Çıplak gözle görülebildi.

It could be seen by the naked eye.

Bu şeyi gözle göremiyoruz,

We can't see it with our eyes,

Dili, gözle görülür hâlde.

Its language is visible.

Bunu çıplak gözle görebilirsiniz.

You can see it with the naked eye.

Partini dört gözle bekliyorum.

I'm looking forward to your party.

Onu dört gözle bekliyorum.

- I look forward to it.
- I'm looking forward to that.

Mektubunu dört gözle bekliyorum!

- I'm looking forward to your letter!
- I'm looking forward to your letter.

Gözle görülür şekilde rahatsızdı.

He was visibly bothered.

Bakteriler çıplak gözle görülmezler.

Bacteria are invisible to the naked eye.

Noeli dört gözle bekliyorum.

I am looking forward to Christmas.

Atomlar çıplak gözle görülemez.

Atoms cannot be perceived with the naked eye.

Yarını dört gözle bekliyorum.

I'm looking forward to tomorrow.

O tamamen gözle görülebilir.

It's completely visible.

Konseri dört gözle bekliyorum.

I'm looking forward to the concert.

Onu dört gözle beklemiyorum.

I'm not looking forward to that.

Atomlar çıplak gözle görülemezler.

Atoms can't be seen by the naked eye.

Tatili dört gözle bekliyoruz.

- We are looking forward to the holidays.
- We're looking forward to the holidays.

Noel'i dört gözle bekliyorum.

I'm looking forward to Christmas.

Dünyanın gözle görülür öğütücüleri diyebiliriz.

we can say the visible grinders of the world.

Yaz tatilini dört gözle bekliyorum.

- I'm looking forward to the summer vacation.
- I'm looking forward to summer vacation.
- I'm looking forward to the summer break.

Mektubunu almayı dört gözle bekliyorum.

I'm looking forward to getting your letter.

Amcamızın ziyaretini dört gözle bekliyoruz.

We are looking forward to our uncle's visit.

Mary onu dört gözle bekliyor.

Mary is looking forward to it.

Kocasının gelmesini dört gözle bekliyor.

She longs for her husband to arrive.

Arkayı gözle, ben önü gözleyeceğim.

Watch the rear. I'll watch the front.

Tom onu dört gözle beklemiyor.

Tom isn't looking forward to that.

Tom bunu dört gözle beklemiyordu.

Tom wasn't looking forward to this.

Tom bunu dört gözle bekliyordu.

Tom has been looking forward to this.

Gelecek seferi dört gözle bekliyorum.

I'm looking forward to the next time.

Cevabını almayı dört gözle bekliyorum.

I'm looking forward to receiving your reply.

Yarını gerçekten dört gözle bekliyorum.

I'm really looking forward to tomorrow.

Yarın geceyi dört gözle bekliyorum.

I'm looking forward to tomorrow night.

Seninle tanışmayı dört gözle bekliyordum.

I was looking forward to meeting you.

Seninle tanışmayı dört gözle bekliyorum.

I'm looking forward to meeting you.

Bunu gerçekten dört gözle bekliyordum.

I was really looking forward to it.

Boston'a gitmeyi dört gözle bekliyorum.

- I'm looking forward to going to Boston.
- I'm really looking forward to going to Boston.

Tom gözle görülebilir şekilde sinirliydi.

Tom was visibly nervous.

Ebeveynlerinle tanışmayı dört gözle bekliyorum.

I'm looking forward to meeting your parents.

Tom'u görmeyi dört gözle beklemiyorum.

I'm not looking forward to seeing Tom.

Mektubumu aldığına kesin gözle bakıyordum.

I took it for granted that she had received my letter.

Japonya'ya gelişini dört gözle bekliyorum.

I'm looking forward to your coming to Japan.

Seninle buluşmayı dört gözle bekliyorum.

I've been looking foward to meeting you.

Tom gözle görülebilir şekilde üzgündü.

Tom was visibly upset.

Ben yarışmayı dört gözle bekliyorum.

I'm looking forward to competing.

Tom gözle görülür derecede gergindi.

Tom was noticeably tense.

Tom gözle görülür şekilde sinirlenmişti.

Tom was visibly annoyed.

Tom gözle görülür şekilde sarsılmış.

Tom was visibly shaken.

Türkiye'ye gelmeyi dört gözle bekliyorum.

I'm looking forward to coming to Turkey!

O yıldız çıplak gözle görülebilir.

That star is visible to the naked eye.

Çıplak gözle her zaman görülemez.

It cannot always be perceived by the naked eye.

Geri bildirimini dört gözle bekliyoruz.

We look forward to your feedback.

Burada olmanı dört gözle bekliyoruz.

We're looking forward to your being here.

Bunu yapmayı dört gözle bekliyorum.

I'm looking forward to doing that.

Tom'la çalışmayı dört gözle bekliyorum.

I look forward to working with Tom.

O gözle görülebilir şekilde üzgündü.

She was visibly upset.

Tatile çıkmayı dört gözle bekliyorum.

I'm looking forward to going on vacation.

Seninle konuşmayı dört gözle bekliyorum.

I'm looking forward to talking with you.

Tom bunu dört gözle bekliyor.

Tom is looking forward to that.

Avustralya'ya gitmeyi dört gözle bekliyorum.

I'm really looking forward to going to Australia.

- Bu yıldızı çıplak gözle görebilmek mümkün değil.
- Bu yıldız çıplak gözle görülemez.

This star cannot be seen by the naked eye.

Bu yüzden yenileri dört gözle bekliyorum.

So I'm just looking forward to the new ones.

...yağmur ormanlarını yepyeni bir gözle görebiliyoruz.

...we can reveal the jungle in an entirely new light.

Bizim bildiğimiz öğütücüler gözle görülmeyen bakteriler.

the grinders we know are invisible bacteria.

Akabinde cevapla teklifinizi dört gözle bekliyoruz.

We look forward to receiving your quote by return mail.

Yeni ofisimize ziyaretinizi dört gözle bekliyoruz.

We are looking forward to your visit to our new office.

Sizi tekrar görmeyi dört gözle bekliyoruz.

- We are looking forward to seeing you again.
- We're looking forward to seeing you again.

Oyun herkes tarafından dört gözle beklendi.

The game was looked forward to by everyone.

Öğrenciler yaz tatilini dört gözle bekliyorlardı.

The students were all looking forward to summer vacation.

Bazı yıldızlar çıplak gözle güçlükle görülebilmektedir.

Some stars are hardly visible to the naked eye.

Tom gözle görülür bir şekilde mutlu.

Tom is visibly happy.

Tom seninle tanışmayı dört gözle bekliyor.

Tom is looking forward to meeting you.

Şu kızları gözle, onlar yüzmeyi bilmiyor.

Keep an eye on the girls; they are poor swimmers.

Minik parçacıkları çıplak gözle görmek zordur.

Minute particles are hard to see with the naked eye.

O, gözle görülür bir şekilde sinirliydi.

He was visibly nervous.

Seninle tekrar görüşmeyi dört gözle bekliyorum.

I've been looking forward to meeting you again.

Bütün hafta bunu dört gözle bekliyorum.

I've been looking forward to this all week.

Boston'u ziyaret etmeyi dört gözle bekliyorum.

I've been looking forward to visiting Boston.

Bir sonraki toplantımızı dört gözle bekliyorum.

I look forward to our next meeting.

Yakında seni görmeyi dört gözle bekliyoruz.

- We are looking forward to seeing you soon.
- We're looking forward to seeing you soon.

Tom'un görünüşü gözle görülür derecede farklıydı.

Tom's appearance is noticeably different.

Festival köylüler tarafından dört gözle bekleniyor.

The festival is looked forward to by the villagers.

Çıplak gözle güneşe doğrudan doğruya bakmamalısın.

You should never look directly at the Sun with the naked eye.

Siparişinizi almayı dört gözle bekleyebilir miyiz?

May we look forward to receiving your order?

Amerika'daki kitapçılarda gezinmeyi dört gözle bekliyorum.

I'm looking forward to touring bookstores in the US.

Gökyüzündeki garip cisim çıplak gözle görülebilirdi.

The strange object in the sky could be seen with the unaided eye.

Seninle çalışmayı dört gözle bekliyorum, Jamal.

I'm looking forward to working with you, Jamal.

Seninle kayak yapmayı dört gözle bekliyorum.

I'm looking forward to going skiing with you.

Onu seninle yapmayı dört gözle bekliyorum.

I'm looking forward to doing that with you.