Translation of "çıplak" in English

Adam çıplak.

The man is naked.

Kadın çıplak.

The woman is naked.

Çıplak kaldım.

I felt naked.

Tom çıplak.

Tom is naked.

Kral çıplak!

The king is naked!

Çıplak uyurum.

I sleep naked.

Çıplak yüzelim.

Let's skinny dip.

Kral çıplak.

- The emperor has no clothes.
- The emperor doesn't have any clothes on.

Tom'un üstü çıplak.

Tom is barechested.

Tom çıplak uyandı.

Tom woke up naked.

Onu çıplak gördüm.

I saw her naked.

Çıplak gözle görülebildi.

It could be seen by the naked eye.

Tom çıplak uyur.

Tom sleeps in the nude.

Çocuklar çıplak ayaklıydılar.

The children were barefoot.

Çıplak ayak yürüdü.

He walked barefoot.

Çocuklar çıplak yüzüyorlardı.

The children were swimming naked.

Yürüyüşe çıplak çıkma!

Don't go for a walk naked!

Tom çıplak değil.

Tom isn't naked.

Tom'u çıplak gördüm.

- I've seen Tom naked.
- I saw Tom naked.

Onları çıplak gördüm.

I've seen them naked.

Çocuklar çıplak yüzüyordu.

The children were skinny dipping.

Çıplak yüzmeye gidelim.

Let's go skinny-dipping.

Ben çıplak değilim.

I'm not naked.

Tom çıplak değildi.

Tom wasn't naked.

- Sıcak kumda çıplak güreşiyoruz.
- Sıcak kumda çıplak dinleniyoruz.

We're resting naked in the warm sand.

- Çıplak olmanın nesi yanlış?
- Çıplak durmakta ne sakınca var?

What's wrong with being naked?

Garson kızlar yarı çıplak.

where the waitresses are very scantily clad.

çıplak mı çıkarıyorsun ekrana?

Are you taking it naked on the screen?

Bahçe çıplak ve kahverengi.

The garden is bare and brown.

Bunu çıplak gözle görebilirsiniz.

You can see it with the naked eye.

Çıplak oğlanlar nehirde yüzüyordu.

Naked boys were swimming in the river.

Seni çıplak ellerimle parçalayabilirim.

- I can rip you apart with my bare hands.
- I can tear you apart with my bare hands.

Çıplak toprak, hasarlı topraktır.

Bare soil is damaged soil.

O yerde çıplak uyandı.

She woke up naked on the floor.

Aşk her zaman çıplak.

Love is always naked.

O, duştan çıplak çıktı.

- She came out of the shower naked.
- He came out of the shower naked.

Beni çıplak görmeni istemiyorum.

I don't want you to see me naked.

Tom'u çıplak görmek istemiyorum.

I don't want to see Tom naked.

O, denize çıplak daldı.

She dived naked into the sea.

O dışarıya çıplak koştu.

He ran outside naked.

Onlar parkta çıplak koştu.

They ran naked in the park.

Bakteriler çıplak gözle görülmezler.

Bacteria are invisible to the naked eye.

Çıplak ellerle tencereye dokunma.

Don't touch the pot with bare hands.

Atomlar çıplak gözle görülemez.

Atoms cannot be perceived with the naked eye.

Çıplak ayakla dolaşmayı severim.

I like walking around barefoot.

Çıplak yüzmeye gittin mi?

Did you go skinny-dipping?

Tom belden yukarısı çıplak.

Tom is naked from the waist up.

Yanlışlıkla onu çıplak gördüm.

I accidentally saw her naked.

Seni çıplak görmek istemiyorum.

I don't want to see you naked.

Onları çıplak görmek istemiyorum.

I don't want to see them naked.

Onu çıplak görmek istemiyorum.

I don't want to see him naked.

Denize çıplak olarak daldı.

He dived naked into the sea.

Çıplak gerçekleri söylemek zordur.

It is difficult to tell the bare facts.

Atomlar çıplak gözle görülemezler.

Atoms can't be seen by the naked eye.

Çıplak yüzmeye gider miydin?

Would you ever go skinny dipping?

Onu çıplak ellerimle yapabilirim.

I can do it with my bare hands.

Fadıl, Leyla'yı çıplak bıraktı.

Fadil had Layla strip naked.

Çıplak ayakla dolaşmaktan hoşlanır.

He likes running barefoot.

Tom sokakta çıplak koştu.

Tom ran down the street naked.

Tom daima çıplak ayaklıdır.

Tom is always barefoot.

Sami çıplak görünmek istemedi.

Sami didn't want to be seen naked.

Tom çıplak olduğunu söyledi.

Tom said that he was naked.

Tom'u hiç çıplak görmedim.

I've never seen Tom naked.

Mary'nin çıplak omuzları vardı.

Mary had bare shoulders.

Neden bütün heykeller çıplak?

Why are all the statues naked?

Basit araçlar ve çıplak elleriyle,

Using basic tools and his bare hands,

Takuya alakarga gibi çıplak yüzdü.

Takuya swam naked as a jaybird.

Kapat gözlerini! Tom çıplak dolaşıyor.

Close your eyes! Tom is walking around naked.

Beni çıplak görünce gülmeye başladı.

When she saw me naked, she started laughing.

O, çıplak ve şaşkın uyandı.

He woke up naked and confused.

Tom'un beni çıplak görmesini istemiyorum.

I don't want Tom to see me naked.

Ben aksesuarlar olmadan çıplak hissediyorum.

I feel naked without accessories.

O yarı çıplak dışarıya koştu.

She ran outside half-naked.

Daha önce onu çıplak gördüm.

I've seen her naked before.

Onu daha önce çıplak gördüm.

I've seen him naked before.

Çıplak bir kadına asla güvenme.

Never trust a naked woman.

Yüzünü gizlemek istiyorsan, çıplak yürü.

If you want to hide your face, walk naked.

Tom yazın çıplak olarak uyur.

Tom sleeps in the nude in the summer.

Çıplak ayakla ateşin üzerinde yürüdü.

He walked barefoot over the fire.

Bütün hayvanların çıplak gitmeleri gerekir.

All animals should go naked.

Ben onu kazara çıplak gördüm.

I accidentally saw him naked.

Yazın gölette çıplak yüzmeyi severim.

In the summer I like to swim naked in the pond.

Tom Mary'yi hiç çıplak görmedi.

Tom has never seen Mary naked.

Çıplak ayakla sıcak kumda yürüyemeyiz.

We cannot walk on the hot sand with bare feet.