Translation of "Mektubunu" in English

Mektubunu cevaplamalıyım.

I must answer your letter.

Mektubunu aldım.

I received your letter.

Mektubunu okudum.

I read your letter.

- Mektubunu düne kadar almamıştık.
- Mektubunu ancak dün alabildik.
- Düne kadar mektubunu almadık.

- We did not get your letter until yesterday.
- We didn't get your letter until yesterday.

Mektubunu sabırsızlıkla bekliyorum.

- I am looking forward to your letter.
- I'm looking forward to your letter!

Mektubunu dün okudum.

I read your letter yesterday.

Mektubunu dün aldım.

I received your letter yesterday.

Mektubunu okudun mu?

Have you read your mail yet?

Tom'un mektubunu açmamalıydın.

You shouldn't have opened Tom's letter.

Tom'un mektubunu okumamalıydın.

You shouldn't have read Tom's letter.

Senin mektubunu bekliyorum.

I'm waiting for your letter.

Senin mektubunu aldım.

- I have received your letter.
- I've received your letter.

Marc, mektubunu postaladı.

Marc posted his letter.

- Onun bir mektubunu aldın mı?
- Onun mektubunu aldın mı?

- Did you get his letter?
- Did you get her letter?

O, mektubunu defalarca okudu.

She read his letter again and again.

Onun mektubunu cevaplamalı mıyım?

Should I reply to his letter?

Mektubunu posta kutusunda buldum.

I found your letter in the mailbox.

Onun mektubunu yanıtlamak istemiyorum.

I do not want to reply to his letter.

Dün mektubunu postaladığımı hatırlıyorum.

I remember posting your letter yesterday.

Mektubunu dört gözle bekliyorum!

- I'm looking forward to your letter!
- I'm looking forward to your letter.

Dün onun mektubunu aldım.

I received her letter yesterday.

Son mektubunu yanıtlamaktan mutluyum.

I am happy to reply to your last letter.

Önceki gün mektubunu aldım.

I received your letter the day before yesterday.

Onun mektubunu yanıtlamak zorundayım.

I have to answer his letter.

İstifa mektubunu hemen yazdı.

He composed a resignation immediately.

Onun mektubunu ne yapayım?

What shall I do with her letter?

Tom'un mektubunu Fransızcaya çevirdim.

I translated Tom's letter into French.

Bugüne kadar mektubunu almadım.

I didn't receive your letter until today.

Mektubunu az önce aldım.

I just received your letter.

Mektup kutusunda mektubunu buldum

I found your letter in the letterbox.

Keşke Tom'un mektubunu okumasaydım.

I wish I hadn't read Tom's letter.

Onun mektubunu cevaplamayı unutma.

Don't forget to reply to her letter.

Dün sadece mektubunu aldım.

- I just got your letter yesterday.
- I only got your letter yesterday.

O, mektubunu parçalara ayırdı.

She tore his letter to pieces.

Kimse senin mektubunu anlayamaz.

No one can understand your letter.

Senin mektubunu aileme okudum.

I read your letter to my family.

Mektubunu dikkatlice gözden geçirdik.

We have looked through your letter carefully.

Tom'un mektubunu Mary'ye okudum.

I read Tom's letter to Mary.

Tom'un mektubunu cevaplayacak mısın?

Are you going to answer Tom's letter?

Tom'un mektubunu okudun mu?

Did you read Tom's letter?

Tom Mary'nin mektubunu okumadı.

Tom didn't read Mary's letter.

Dokuzuncu mektubunu az önce aldım.

I have just received your letter of the ninth.

Onun mektubunu posta kutusunda buldum.

I found her letter in the mailbox.

Onun bir mektubunu aldın mı?

Did you get his letter?

Mektubunu almayı dört gözle bekliyorum.

I'm looking forward to getting your letter.

Tom Mary'nin mektubunu ateşe attı.

Tom threw Mary's letter into the fire.

Mektubunu okumak beni mutlu etti.

Reading your letter made me happy.

Birkaç önce onun mektubunu aldım.

I received her letter the other day.

Tom öfkeyle Mary'nin mektubunu yırttı.

Tom angrily tore up Mary's letter.

Onun mektubunu geçen gün aldım.

I received his letter the other day.

Tom Mary'nin mektubunu çöpe attı.

Tom threw Mary's letter in the trash.

Tom Mary'nin mektubunu okurken gülümsedi.

Tom smiled as he read Mary's letter.

Tom Mary'nin mektubunu okurken ağladı.

Tom cried as he read Mary's letter.

Tom Mary'nin mektubunu okurken güldü.

Tom laughed as he read Mary's letter.

Tom Mary'nin mektubunu bana gösterdi.

Tom showed Mary's letter to me.

Mektubunu büyük bir zevkle okudum.

I read your letter with great pleasure.

Onun mektubunu hemen yanıtlamayı planlıyorum.

I plan to reply to his letter right away.

Tom Mary'nin mektubunu ikiye ayırdı.

Tom tore Mary's letter in half.

Tom hemen Mary'nin mektubunu yanıtladı.

Tom answered Mary's letter right away.

Tom mektubunu Mary'nin elinden aldı.

Tom grabbed the letter out of Mary's hand.

Beklenmedik bir şekilde onun mektubunu aldım.

I received his letter unexpectedly.

Mektubunu yanlışlıkla açtığım için özür dilerim.

Excuse me for opening your letter by mistake.

Tom Mary'nin mektubunu tekrar tekrar okudu.

Tom read Mary's letter over and over again.

Tom okuduktan sonra Mary'nin mektubunu yırttı.

Tom tore up Mary's letter after reading it.

Mektubunu alır almaz, cevap yazmaya oturdum.

Upon receiving your letter, I sat down to answer it.

Mary, Tom'un mektubunu okuduktan sonra endişelendi.

Mary became worried after she read Tom's letter.

Tom masanın üzerinde Mary'nin mektubunu gördü.

Tom saw Mary's letter on the desk.

Tom, Mary'nin mektubunu birkaç kez okudu.

Tom read Mary's letter several times.

Anne zaman zaman oğlunun mektubunu yeniden okuyordu.

The mother occasionally reread her son's letter.

Senin mektubunu aldım ve onu zevkle okudum.

I have received your letter and read it with delight.

Tom Mary'nin mektubunu açılmamış olarak geri gönderdi.

Tom sent Mary's letter back unopened.

Yanlışlıkla mektubunu açtığım için lütfen beni affet.

Please forgive me for opening your letter by mistake.

Tom Mary'nin mektubunu okurken kendi kendine kıkırdadı.

Tom chuckled to himself as he read Mary's letter.

Paris'ten gelen mektubunu okumak için can atıyordum.

I was anxious to read your letter from Paris.

Tom Mary'ye annesinin mektubunu okuyabilip okuyamayacağını sordu.

Tom asked Mary if he could read her mother's letter.

Tom, Mary'nin mektubunu alır almaz Boston'a gitti.

Tom left for Boston as soon as he got Mary's letter.

Sen istifa mektubunu akşama kadar masama getireceksin.

You will bring me your letter of resignation by this evening.

Gözyaşları içinde, o, mektubunu yırttı ve onu attı.

In tears, she tore up his letter and threw it away.

Tom Fransızca bir aşk mektubunu nasıl yazacağını bilmiyor.

Tom doesn't know how to write a love letter in French.

Mektubunu fotoğrafınla birlikte almak beni yedinci göğe götürdü.

Getting your letter with your photo put me in seventh heaven.

- Onların mektubunu aldın mı?
- Onların mektuplarını aldın mı?

Did you get their letter?

Tom Mary'nin mektubunu bize monoton bir sesle okudu.

Tom read out Mary's letter to us in a monotone voice.

Sen de istifa mektubunu akşama kadar masama getireceksin.

As for you, you will bring me your letter of resignation by this evening.

Bana her ay gönderilen onun mektubunu okumak çok eğlenceli.

It is a lot of fun to read his letter sent to me every month.

Tom Mary'nin şimdiye kadar ona yazdığı her aşk mektubunu sakladı.

Tom kept every love letter Mary ever wrote him.