Translation of "Dursun" in English

0.006 sec.

Examples of using "Dursun" in a sentence and their english translations:

Koşmak şöyle dursun, bebek yürüyemez.

The baby can't walk, much less run.

Koşmak şöyle dursun, neredeyse yürüyemiyor.

She can hardly walk, let alone run.

Yazmak şöyle dursun, okuyamaz bile.

He can't even read, let alone write.

Almanca şöyle dursun, İngilizce konuşamıyor.

He cannot speak English, much less German.

Almanca şöyle dursun, İngilizce anlamıyorum.

I don't understand English, let alone German.

Tom'a söyle, evimden uzak dursun.

Tell Tom to stay away from my house.

Almanca şöyle dursun, İngilizce okuyamıyor.

He can't read English, much less German.

Bilim kurgunun tasvir ettikleri şöyle dursun,

Despite what science fiction may portray,

Filme almak şöyle dursun, nadiren görülen...

Rarely seen, let alone filmed...

O, Fransızca şöyle dursun, İngilizce bilmiyor.

He does not know English, much less French.

O, Amerika şöyle dursun, Avrupa'ya gitmedi.

He has been to Europe, not to mention America.

Sıkılmak şöyle dursun, biz çok eğlendik.

Far from being bored, we had a very good time.

Yazmak şöyle dursun, Fransızca'yı okuyamaz bile.

He can't read French, much less write it.

Fransızca şöyle dursun, İngilizce bile konuşamaz.

She can't speak English, much less French.

Çiğ balık şöyle dursun,ızgara balıktan hoşlanmam.

I don't like grilled fish, let alone raw fish.

Hem karnım doysun hem pastam dursun olmaz.

- You cannot have your cake and eat it, too.
- You can't have your cake and eat it, too.

Konuşup yazmak şöyle dursun, İtalyanca okuyamıyorum bile.

I can't even read Italian, let alone speak or write it.

- Fransızcayı bırak konuşmayı okuyamam bile.
- Konuşmak şöyle dursun, Fransızcayı okuyamam bile.
- Konuşmak şöyle dursun, Fransızca okuyamıyorum.

I can't read French, let alone speak it.

Fırtınanın durması söyle dursun, çok daha fazla yoğunlaştı.

Far from stopping, the storm became much more intense.

Onunla çıkmak şöyle dursun, ben onu görmek istemiyorum.

I don't want to see him, let alone go out with him.

Yok öyle, hem karnım doysun hem pastam dursun.

You can't have your cake and eat it too.

Evi şöyle dursun, onun araba almaya bile gücü yetmez.

He cannot afford to buy a car, much less a house.

Bir başarısızlık olmak şöyle dursun o büyük bir başarıydı.

Far from being a failure, it was a great success.

Küçük bir kuş şöyle dursun, bir fare bile öldüremem.

I cannot kill a mouse, let alone a little bird.

- Koşmayı bırak, yürüyemiyorum bile.
- Koşmak şöyle dursun, yürüyemiyorum bile.

I can't even walk, let alone run.

- Yumurta kırmadan omlet yapamazsın.
- Hem karnım doysun, hem pastam dursun olmaz.

- You can't make an omelet without breaking eggs.
- You cannot make an omelet without breaking eggs.
- You can't make an omelette without breaking eggs.

Yeni bir tane şöyle dursun, kullanılmış bir arabayı almaya gücüm yetmez.

I can't afford to buy a used car, much less a new one.

Dursun, şimdi dil fakültesinde okuduğu için, kendini dil bilimci diye övüyor.

Because he's studying in the Language Department right now, Tursun brags about himself being a "linguist".

- Araba şöyle dursun, bisiklet almaya bile param yetmiyordu.
- Arabayı geçtim, bisiklet alacak param dahi yoktu.

- I could not afford to buy a bicycle, much less a car.
- I couldn't afford to buy a bicycle, much less a car.

- Yumurtaları kırmadan bir omlet yapamazsın.
- Yumurta kırmadan omlet yapamazsın.
- Hem karnım doysun, hem pastam dursun olmaz.

- You can't make an omelet without breaking eggs.
- You cannot make an omelet without breaking eggs.
- You can't make an omelette without breaking eggs.