Translation of "Dudak" in English

Dudak okurum.

I read lips.

Dudak okur musun?

Do you read lips?

Ben dudak okuyamam.

I can't read lips.

Ben dudak nemlendiricisi kullanmam.

I don't wear chapstick.

Dudak okuyabilir bir sineksin diyelim.

I mean, let's say you're a fly that could read lips.

Tom sağır ama dudak okumayı biliyor.

Tom is deaf, but he knows how to read lips.

Alt dudak, üst dudaktan daha büyüktür.

- The bottom lip is bigger than the top lip.
- The lower lip is bigger than the upper lip.

O, sağır ama dudak okumayı biliyor.

He is deaf, but knows how to read lips.

Kız marketten bir dudak parlatıcısı satın aldı.

The girl bought some lip gloss at the convenience store.

Biraz dudak kremin var mı? Dudaklarım kuru.

Do you have some lip balm? My lips are dry.

Onun yay şeklinde üst dudak çizgisi var.

She has Cupid lips.

Dudak parlatıcımı sürmeyi ve eteğimi giymeyi gerçekten istiyordum

I really wanted to wear my shiny lip gloss and my girly skirt,

Yunanistan Prensesi Alice sağırdı ve üç dilde dudak okuyabilirdi.

Princess Alice of Greece was deaf and could lip-read in three languages.