Translation of "Sabırla" in English

0.007 sec.

Examples of using "Sabırla" in a sentence and their english translations:

Sabırla bekleyeceğim.

I'll wait patiently.

Sabırla bekleyeceğiz.

We'll wait patiently.

Sabırla dinledi.

She listened patiently.

O, sabırla öğretti.

He taught with patience.

Tom sabırla oturdu.

Tom sat patiently.

Tom sabırla bekledi.

Tom waited patiently.

Tom sabırla dinledi.

Tom listened patiently.

Biraz daha sabırla, başarırdın.

- With a little more patience, you would have succeeded.
- With a little more patience, you would've succeeded.

Biraz daha sabırla, başarabilirdin.

- With a little more patience, you could have succeeded.
- With a little more patience, you could've succeeded.

Sabırla dinliyorum ama ilgilenmiyorum.

I am patiently listening, but I don't feel interested.

Biri sabırla gülleri toplar.

With patience one picks roses.

O, sabırla onu bekledi.

She patiently waited for him.

Tom, Mary'yi sabırla dinledi.

Tom listened to Mary patiently.

Tom sabırla Mary'yi dinledi.

Tom patiently listened to Mary.

Tom sabırla Mary'yi bekledi.

Tom waited patiently for Mary.

Tom, sabırla Mary'yi bekliyor.

Tom is waiting patiently for Mary.

Öfkesine rağmen, sabırla beni dinledi.

In spite of his anger, he listened to me patiently.

Tom üç saat sabırla bekledi.

Tom waited patiently for three hours.

Tom sabırla Mary'nin gelmesini bekledi.

Tom waited patiently for Mary to arrive.

Tom bütün sabah sabırla bekliyor.

Tom has been patiently waiting all morning.

Tom bütün gündür sabırla bekliyor.

Tom has been patiently waiting all day.

Fadıl doğru anı sabırla bekledi.

Fadil waited patiently for the right moment.

Tom bütün gün sabırla bekliyor.

Tom has been waiting patiently all day.

Biraz daha sabırla bu bulmacayı çözebilirdin.

You could have solved this puzzle with a little more patience.

O kızgındı, ama sabırla beni dinledi.

He was angry, but he listened to me patiently.

Tom sabırla Mary'nin hikayesini bitirmesini bekledi.

Tom patiently waited for Mary to finish her story.

Tom üç saattir lobide sabırla bekliyor.

Tom has been waiting patiently in the lobby for three hours.

Tom durumu sabırla Mary'ye açıklamaya çalıştı.

Tom patiently tried to explain the situation to Mary.

Tom Mary'yi beklerken sandalyesinde sabırla oturdu.

Tom sat patiently in his chair, waiting for Mary.

Sabırla, o gerçekleri tek tek topladı.

- Patiently, he collected fact after fact.
- Patiently, he collected the facts, one by one.

Tom bütün sabah Mary'yi sabırla bekledi.

Tom patiently waited for Mary all morning.

Tom sabırla üç saat bekledi, sonra gitti.

Tom waited patiently for three hours, then left.

Mary sabırla arabada beklerken Tom bankaya gitti.

Tom went into the bank while Mary waited patiently in the car.

O beni sabırla ve çok dikkatle dinledi.

She listened to me patiently and very attentively.

Tom Mary'nin valizini hazırlamasını bitirmesi için sabırla bekledi.

Tom waited patiently for Mary to finish packing her suitcase.

O beni sabırla ve çok dikkatli olarak dinledi.

She listened to me patiently and very carefully.

Mary sergiyi görmek için onun dönüşünü sabırla bekledi.

Mary waited patiently for her turn to see the exhibition.

İzleyicinin şikayetlerini sabırla dinledikten sonra, hakimler sonuçları değiştirdi.

After patiently listening to the audience's complaints, the judges changed the results.

Yaşlı adam abuk subuk konuşurken Tom sabırla dinledi.

Tom listened patiently as the old man rambled on.

Anneannem bir avuç yeşil fasulyeyi çıkardı. Onları eski bir tavanın içine döktü. Sabırla onları kızarttı, bakır kulplu bir ahşap el değirmeninde öğüttü, sonucu eski moda bir Macar espresso makinesi içine sıktı, onu bir tepsiye koydu ve iki saat sonra, o kahveydi.

My grandmother pulled out a handful of green beans, poured them into an ancient pan, toasted them patiently, ground them in a wooden hand mill with a copper handle, carefully squeezed the result into an old-fashioned Hungarian espresso maker, put it on a tray, and two hours later, it was coffee.