Translation of "Dişçiye" in English

- Ben dişçiye gitmeliyim.
- Ben dişçiye gitmek zorundayım.

I have to go to the dentist.

O, dişçiye gitti.

He went to the dentist.

Bugün dişçiye gittim.

Today I went to the dentist's.

Günaşırı dişçiye gider.

She goes to the dentist every other day.

Günaşırı dişçiye giderim.

I go to the dentist's every other day.

Dişçiye gitmeyi ertelemeliyim.

I must postpone going to the dentist.

Tom dişçiye gitti.

Tom went to the dentist.

Yarın dişçiye gidiyorum.

I'm going to the dentist tomorrow.

Ben dişçiye gittim.

I've been to the dentist.

Yıllardır dişçiye gitmedi.

She hasn't been to the dentist's for years.

Yarın dişçiye gideceğim.

I'll go to the dentist tomorrow.

O, dişçiye gidecek.

He will go to the dentist.

Dişçiye dün gitmeliydi.

He should have gone to the dentist yesterday.

Tom dişçiye dün gitmeliydi.

- Tom should have gone to the dentist yesterday.
- Tom should've gone to the dentist yesterday.

Dişçiye gitsen iyi olur.

You had better go to the dentist's.

Bir dişçiye gitmek zorundayım.

I have to see a dentist.

Derhal bir dişçiye gitmelisin.

You should go to a dentist immediately.

Dişçiye gitmene gerek yok.

You don't need to go to the dentist's.

Dişçiye gitmem gerekir mi?

- Need I go to the dentist's?
- Do I need to go to the dentist's?

Tom dişçiye gitmeyi sevmez.

Tom doesn't like going to the dentist's.

Tom dişçiye gitmek istemiyordu.

Tom didn't want to go to the dentist's.

Tom dişçiye gitmeyi erteledi.

Tom put off going to the dentist's.

Tom dişçiye gitmeye korkuyor.

Tom is afraid to go to the dentist.

Tom isteksizce dişçiye gitti.

Tom reluctantly went to the dentist.

Geçen hafta dişçiye gitmeliydim.

- I should've gone to the dentist last week.
- I should have gone to the dentist last week.

Ben dişçiye gitmekten hoşlanmam.

I don't like going to the dentist.

Yarın dişçiye gitmek zorunda kalacaksın.

You will have to go to the dentist's tomorrow.

Bay Jones Mary'yi dişçiye gönderdi.

Mr. Jones had Mary go to the dentist.

Bay Wall dişçiye gitmeyi erteledi.

Mr. Wall put off going to the dentist's.

Kaç kez dişçiye gitmek zorundasın?

How many times do you have to go to the dentist?

Tom'un dişçiye gitmesine gerek yok.

Tom doesn't need to go to the dentist's.

Ben yağmurda dişçiye bisikletimle gittim.

I rode my bike to the dentist in the rain.

Dişini çektirmen için dişçiye gitmeliydin.

You should've gone to the dentist to have that tooth pulled out.

Tom Pazartesi günü dişçiye gidiyor.

Tom is going to the dentist on Monday.

En iyisi düzenli olarak dişçiye gitmektir.

It's best to go to the dentist at regular intervals.

Bu öğleden sonra dişçiye gitmek zorundayım.

I have to go to the dentist this afternoon.

Dişçiye gitmelisin ve o dişi çektirmelisin.

You should go to the dentist and have that tooth pulled out.

Kaç kez dişçiye gitmek zorunda kalacaksın?

How many times will you have to go to the dentist?

Tom, Mary'ye dişçiye gitmesi gerektiğini söyledi.

Tom told Mary that she should go to the dentist.

Gelecek hafta yine kendimi dişçiye zorlayacağım.

- Next week I'll consent to be back to the dentist.
- Next week I'll trouble myself to be back to the dentist.
- Next week I'll force myself to the dentist again.

Tom pazartesi günü dişçiye gidiyor olacak.

Tom will be going to the dentist on Monday.

Bugün okuldan sonra dişçiye gitmek zorundayım.

I have to go to the dentist after school today.

En son ne zaman dişçiye gittiniz?

When was the last time you visited the dentist?

Sanırım Tom'u dişçiye götürecek kişi sen olmalısın.

I think you should be the one to take Tom to the dentist's.

O her iki günde bir dişçiye gider.

She goes to the dentist every two days.

Sen bir çocukken ne sıklıkla dişçiye gittin?

- How often did you go to the dentist when you were a kid?
- How often did you go to the dentist when you were a child?

Ben dişçiye her ziyaret için 30 Euro öderim.

I pay 30 euros for every visit to the dentist.

Annem her pazartesi dişlerini yaptırmak için dişçiye gider.

My mother goes to the dentist every Monday to get her teeth fixed.

Tom pazartesi günü dişçiye gitmek zorunda kaldığını söyledi.

- Tom said he had to go to the dentist's on Monday.
- Tom said that he had to go to the dentist's on Monday.

O dişi çektirmek için dişçiye gitsen iyi olur.

You had better go to the dentist to have that tooth pulled out.

Dişçiye gitmeden önce, Tom bir bardak schnapps içti.

- Before he went to the dentist, Tom drank a glass of schnapps.
- Tom drank a glass of schnapps before he went to the dentist.
- Before Tom went to the dentist, he drank a glass of schnapps.

Tom dişçiye gitmeden önce bir bardak schnapps içti.

- Before he went to the dentist, Tom drank a glass of schnapps.
- Tom drank a glass of schnapps before he went to the dentist.
- Before Tom went to the dentist, he drank a glass of schnapps.

Ben bir süre için tekrar dişçiye gitmek zorunda kalmamalıyım.

I shouldn't have to go to the dentist again for a while.

"Korkunç bir diş ağrım var" "Hemen bir dişçiye gitsen iyi olur"

"I have a terrible tooth-ache." "You'd better see a dentist at once."

Dişlerinde çok nadir sorunların olmasının nedeni, düzenli bir şekilde dişçiye gitmesidir.

She goes to the dentist regularly, so she seldom gets toothache.

Hoş olmayan bir şey olacağını biliyorsan, örneğin dişçiye gideceğini, ya da Fransa'ya, öyleyse bu iyi değil.

If you know that something unpleasant will happen, that you will go to the dentist for example, or to France, then that is not good.