Translation of "Dükkana" in English

Dükkana gidin.

Go to the shop.

Dükkana gidiyorum.

I go into the store.

Dükkana gitmen gerekirdi.

you had to go to a shop

John dükkana gitti.

John's gone to the shop.

O, dükkana yürüdü.

She has walked to the store.

Tom dükkana koştu.

Tom ran into the shop.

Mary dükkana gidiyor.

Mary goes to the store.

Dükkana gidiyor musun?

Are you going to the store?

Yol üzerindeki dükkana gittim

So on my way into the store,

Sen dükkana gittin mi?

Did you go to the shop?

Kapanmadan önce dükkana git.

- Go to the shop before it closes.
- Go to the store before it closes.

Yemek yedikten sonra dükkana gideceğim.

- I'll go to the store after I eat.
- After I eat, I'll go to the store.

Benimle birlikte dükkana gelmiyor musun?

Aren't you coming to the store with me?

Bugün dükkana kaç kişi geldi?

How many people came into the shop today?

Sami dükkana doğru geri döndü.

Sami walked back towards the store.

- Biz dükkana gidiyoruz.
- Biz mağazaya gidiyoruz.

We're going to the shop.

O dükkana giderken köpeğini ağaca bağladı

He tied his dog up to the tree while he went into the store.

Liisa dükkana gittiğinde Mark gazete okuyordu.

While Liisa went to the shop, Mark was reading the newspaper.

Tom Boston'da küçük bir dükkana sahipti.

Tom owned a small shop in Boston.

Sanırım dükkana geri dönsem iyi olur.

I think I'd better go back to the shop.

- Sami dükkana girdi.
- Sami mağazaya girdi.

Sami entered the store.

Dükkana yürüyordu ama onun evinin yanında durdu.

He was walking to the store, but stopped next to her house.

Kitabı bulmaya çalışmak için birçok dükkana gittim.

I went to many shops to look for the book.

Tom caddenin karşısındaki dükkana sahip olan kişidir.

Tom is the person who owns the store across the street.

Onun kızı dükkana koştu ve bazı şekerlemeler aldı.

His daughter ran to the store and bought some candies.

Dükkana git ve bize biraz yiyecek satın al.

Go to the store and buy us some food.

Dükkana gidiyor musun? Bana bir oyuncak alır mısın?

Are you going to the shop? Will you buy me a toy?

Tom'un plakası çalınıp, soygun için dükkana dalan arabada kullanılmış.

Tom's number plates were stolen and used in a ram raid.

Dün gece biri evimin yanındaki küçük dükkana zorla girdi.

Last night someone broke into the small shop near my house.

Dükkana girdim ve bir tezgahtar "Size yardımcı olabilir miyim?" dedi.

I entered the shop, and a clerk said, "May I help you?"

Tamam, şimdilik ani endişeler duymak için erken ama eğer bir dükkana sahipseniz

OK, it is still too soon to have immediate concerns... but if you own a store or you

- Bugün mağazaya gitmem gerekmiyor.
- Bugün markete gitmem gerekmiyor.
- Bugün dükkana gitmem gerekmiyor.

I don't need to go to the store today.

- Sami farklı bir dükkana transfer edildi.
- Sami farklı bir mağazaya tayin edildi.

Sami was transferred to a different store.

- Tom biraz tereyağı satın almak için dükkana gitti.
- Tom tereyağı almak için bakkala gitti.

Tom went to the corner store to buy some butter.

- Burada hiç Rusça kitap yok, şehrin merkezindeki başka bir dükkana gitmemiz gerek.
- Burada Rusça kitaplar yok, şehir merkezinde diğer kitapçıya gitmeliyiz.

There are no books in Russian here, we should go to another store in the center of the city.