Translation of "Cezaevinde" in English

Tom cezaevinde.

- Tom is in prison.
- Tom is in jail.
- Tom is behind bars.

Tom hâlâ cezaevinde.

Tom is still in prison.

Tom, Avustralya'da cezaevinde.

Tom is in prison in Australia.

Cezaevinde yemek daha iyiydi.

The food was better in prison.

Dan cezaevinde Matt'le tanıştı.

Dan met Matt in prison.

Tom cezaevinde John'la tanıştı.

Tom met John in prison.

Tom cezaevinde ölmemeye kararlı.

Tom is determined not to die in prison.

Sami cezaevinde rahatça dolaşabilirdi.

Sami could move freely around the prison.

Ben öyle her cezaevinde yatamam

I can't sleep in every prison like that

Ya bu cezaevinde canları sıkılıyor

They get bored in this prison

Tom cezaevinde üç yıl geçirdi.

Tom spent three years in prison.

Ölene kadar cezaevinde kalmanı umuyorum.

I hope you stay in prison until you die.

Tom cezaevinde iken mutfakta çalıştı.

While in prison, Tom worked in the kitchen.

Cezaevinde hiç kız var mı?

Are there any girls in prison?

Tom'un cezaevinde bir teyzesi var.

Tom has an aunt who is in prison.

Tom cezaevinde olmayı hak ediyor.

Tom deserves to be in prison.

Tom yerel bir cezaevinde çalıştı.

Tom worked at a local prison.

Tom çok güvenlikli bir cezaevinde.

Tom is in a maximum-security prison.

Tom cezaevinde hapis cezası çekiyor.

Tom is serving time in prison.

- Tom'a cezaevinde zaman geçirdiğini söyleyecek misin?
- Bir süre cezaevinde yattığını Tom'a söyleyecek misin?

- Are you going to tell Tom that you've spent time in prison?
- Are you going to tell Tom you've spent time in prison?

Cezaevinde şöyle bir şeyden bahsedeyim size

Let me tell you something like that in prison

Tom cezaevinde müebbet hapis cezasını çekiyor.

Tom is serving a life sentence in prison.

Tom on yıl önce cezaevinde öldü.

Tom died in prison ten years ago.

Leyla kalp krizi nedeniyle cezaevinde öldü.

Layla died in prison of a heat attack.

Leyla hemen cezaevinde hapse mahkûm edildi.

Layla was immediately sentenced to life in prison.

Sami ilçe cezaevinde Leyla'yı ziyaret etti.

Sami visited Layla at the county jail.

Escobar cezaevinde kendi güvenliğini kendisi sağlıyordu çünkü

Escobar ensured his own security in prison because

Tekrar yapmak istemediğim tek şey cezaevinde vakit geçirmektir.

One thing I don't ever want to do again is spend time in prison.

Sami cezaevinde bir kadın çalışanla flört etmeye başladı.

Sami started flirting with a female employee in the prison.

Tom'a bir devlet cezaevinde ömür boyu hapis cezası verildi.

Tom was imprisoned for life at a state penitentiary.