Translation of "Böceği" in English

Yusufçuk böceği.

the dragonfly.

Tom böceği ezdi.

Tom squashed the bug.

Girişimcilik böceği tarafından ısırıldım.

I got bitten by that entrepreneurial bug.

O, böceği ezmek istiyor.

He wants to squish the bug.

Bu böceği canlı tut.

Keep this insect alive.

Hamam böceği yer misin?

Would you ever eat a cockroach?

O böceği acımasızca ezdi.

He crushed the insect mercilessly.

Mutfakta çok hamam böceği var.

There are many cockroaches in the kitchen.

Tom aşk böceği tarafından ısırıldı.

Tom has been bitten by the love bug.

Bak! Uçan bir hamam böceği!

Look! A flying cockroach!

Hiç hamam böceği yedin mi?

Would you ever eat a cockroach?

Öndeki odada fareler, arkadakinde hamam böceği.

Rats in the front room, room roaches in the back,

Çoğu ateş böceği ışığını açıp kapatır.

Most fireflies flash their lights.

Onun bir ağustos böceği olduğunu düşünüyorum.

I think it's a cicada.

Çılgın bir hamam böceği gibi koş.

Run like a crazy cockroach.

- Tom böceği bulamadı.
- Tom hatayı bulamadı.

Tom couldn’t find the bug.

Ne toplantı odasına bir hamam böceği getirdi?

What brought a cockroach to a meeting room?

Şimdiye kadar hiç ateş böceği gördün mü?

Have you ever even seen a firefly?

Tom hamam böceği kaynayan bir dairede yaşıyor.

Tom is living in a cockroach-infested apartment.

Japonlar, ateş böceği mürekkep balığını çok lezzetli bulur.

The Japanese consider firefly squid a delicacy.

Bu börtü böceği yakalamak için yardımınıza ihtiyacım var.

I need your help to catch those creepy crawlies.

Şimdiye kadar ilk defa bir hamam böceği ezdim.

This is the first time I've ever squashed a cockroach.

O bir çekirge değil, o bir ağustos böceği!

That's not a grasshopper. It's a locust!

Parlak kırmızı bir uğur böceği, parmağımın ucuna indi.

- A bright red ladybug landed on my fingertip.
- A bright red ladybird landed on my fingertip.

Baksanıza, yakalanmış bir cırcır böceği bile var, gördünüz mü?

But look, there's even a cricket caught in that, you see that?

Ağustos böceği ile karıncanın hikayesini bilmeyen yoktur her halde

Nobody knows the story of the cicada and ant anyway

Ateş böceği mürekkep balığı, fotofor adı verilen özel hücreleriyle kendi ışığını üretir.

Firefly squid make their own light, using special cells called photophores.

Bu dişi ateş böceği mürekkep balığı abisten yüzlerce metre yukarıya doğru göç ediyor.

This female firefly squid is migrating hundreds of meters up from the abyss.

- Önceden buralarda bir sürü ateş böceği olurdu.
- Buralarda bir sürü ateş böcekleri vardı.

There used to be lots of fireflies around here.

Doğru kelime ve doğruya yakın kelime arasındaki fark şimşek ve ateş böceği arasındaki farktır.

The difference between the right word and almost the right word is the difference between lightning and the lightning bug.

Dün gece, bahçede cıvıl cıvıl öten bir cırcır böceği duydum. Sonbahar yaklaşıyor, değil mi?

Last night I heard a cricket chirping in the garden. Autumn is approaching, isn't it?

Tom, John'un niçin cırcır böceği izlemekten asla hoşlanıyor gibi görünmediğini Mary'nin bildiğini düşündüğünü söyledi.

Tom said that he thought Mary knew why John never seemed to enjoy watching cricket.