Translation of "Bodruma" in English

Bodruma sürahi alın.

Take the jug to the cellar.

Tom bodruma indi.

Tom came down to the basement.

Fadıl bodruma indi.

Fadil went down to the basement.

Tom tekrar bodruma gitti.

Tom went back down into the cellar.

Seni bodruma ne gönderdi?

What made you go into the basement?

Tom bodruma doğru yürüdü.

- Tom walked down into the basement.
- Tom came down to the basement.
- Tom went down to the basement.

Biz bodruma geri gittik.

We went back down into the cellar.

Bu kutuyu bodruma götür.

Take this box down to the basement.

TV setimizi aşağıya bodruma getirdi.

He brought our TV set down to the cellar.

Tom merdivenlerden aşağı, bodruma koştu.

Tom ran down the stairs into the basement.

Anne babası Tom'u bodruma kilitledi.

Tom's parents locked him in the cellar.

Tom kendini saatlerce bodruma kilitlerdi.

Tom used to lock himself in the basement for hours.

Tom Mary'yi bodruma kadar izledi.

Tom followed Mary down to the basement.

Tom eski bilgisayarımızı bodruma koydu.

Tom put our old computer in the cellar.

Bu kutuları bodruma koymanı istiyorum.

I want you to put these boxes in the basement.

Leyla, oğlu Sami'yi bodruma kilitledi.

Layla locked her son Sami in the basement.

Tom bodruma indi ve elektriği kapattı.

Tom went down to the basement and shut off the power.

Tom bir mum yaktı ve bodruma indi.

Tom lit a candle and went down to the basement.

- Fadıl bodruma gitti.
- Fadıl zemin kata gitti.

Fadil went to the basement.

Bodruma in ve bize birkaç şişe şarap getir.

Go down into the cellar and get us a couple of bottles of wine.

Bana bir iyilik yap ve bu bavulları bodruma götür.

Do me a favor and take these suitcases down to the basement.

- Tom bodruma indi.
- Tom bodrum katına indi.
- Tom zemin kata indi.

- Tom came down to the basement.
- Tom went down to the basement.

Polisler bodruma girdiğinde Tom'u ağzında bir koli bandıyla bir sandalyeye bağlı buldular.

When the police entered the basement, they found Tom tied to a chair with duct tape over his mouth.