Translation of "ödedim" in English

Ödedim.

I paid.

Çeki ödedim.

- I paid the bill.
- I paid the check.

İçkileri ödedim.

I paid for the drinks.

Onları ödedim.

I paid for them.

Peşin ödedim.

I paid in advance.

Ücreti ödedim.

I paid the fare.

Çekle ödedim.

I paid by check.

Faturayı ödedim.

I dance quite well.

Ona parayı ödedim.

I paid him the money.

Ben nakit ödedim.

I paid in cash.

Ben faturayı ödedim.

- I paid the bill.
- I've paid the bill.

Ben vergilerimi ödedim.

I paid my taxes.

Sana zaten ödedim.

I've already paid you.

Bunu zaten ödedim.

I paid for it already.

Bu biletleri ödedim.

I paid for these tickets.

Maaşını hemen ödedim.

I paid his wages on the spot.

Ben faturalarımı ödedim.

I paid my bills.

Tom'un biletini ödedim.

I paid for Tom's ticket.

Faturayı zaten ödedim.

I've already paid the bill.

Önceden peşin ödedim.

I prepaid.

Ben onu ödedim.

- I paid for it.
- I paid for this.

Ben kirayı ödedim.

I paid the rent.

Ben kasiyere ödedim.

I paid the cashier.

Ben biletleri ödedim.

- I'm the one who paid for the tickets.
- I paid for the tickets.

Kiramı zaten ödedim.

I've already paid my rent.

Kredi kartıyla ödedim.

I paid for it with a credit card.

Ona beş dolar ödedim.

- I paid five dollars to him.
- I paid him five dollars.

Alım için peşin ödedim.

I paid for the purchase in cash.

Yaklaşık elli dolar ödedim.

- I paid about 50 bucks.
- I paid about fifty dollars.

Topluma olan borcumu ödedim.

I've paid my debt to society.

Onu satıp borcumu ödedim.

I sold it and paid my debt.

Ben bir ceza ödedim.

I paid a fine.

Ona dört dolar ödedim.

I paid him four dollars.

Bunun için zaten ödedim.

I've already paid for it.

Ben Tom için ödedim.

I paid for Tom.

Alımlarım için nakit ödedim.

I paid for my purchases in cash.

Ona geçen hafta ödedim.

I paid him last week.

Bugün onun faturasını ödedim.

I paid her bill today.

Her zaman kirayı ödedim.

I've always paid the rent.

Araba için nakit ödedim.

I paid cash for the car.

Tom'a yüz dolar ödedim.

I paid Tom one hundred dollars.

Ben her şeyi ödedim.

I paid for everything.

Ben faturayı gider hesabımdan ödedim.

I paid the bill out of my expense account.

Ek olarak beş dolar ödedim.

I paid five dollars in addition.

Ben 200 dolar vergi ödedim.

- I paid $200 in taxes.
- I paid two hundred dollars in taxes.

Kitap için beş dolar ödedim.

I paid five dollars for the book.

İki yüz dolar vergi ödedim.

- I paid $200 in taxes.
- I paid two hundred dollars in taxes.

Kirayı her zaman zamanında ödedim.

I've always paid the rent on time.

Bunlar için çok para ödedim.

I paid a lot of money for these.

Bunun için çok para ödedim.

I paid a lot of money for this.

Parayı ona geçen hafta ödedim.

I paid him the money last week.

Kitap için on dolar ödedim.

I paid ten dollars for the book.

Onun yüzünden ona para ödedim.

I paid him the money due to him.

Bunun için iyi para ödedim.

I paid good money for this.

Peşin olarak 300 dolar ödedim.

I paid $300 in advance.

- Borcumu ödedim.
- Üzerime düşeni yaptım.

I've paid my dues.

Borçlarını onlara nasıl aldığını sormadan ödedim

I’ve paid off your debts, without asking how you got them

Bu teyp için 40,000 yen ödedim.

I paid 40,000 yen for this tape recorder.

Ben onun için on dolar ödedim.

I paid 10 dollars for it.

Bu sözlük için 1,500 yen ödedim.

I paid 1,500 yen for this dictionary.

Bu atlas için 2,000 yen ödedim.

I paid 2,000 yen for this atlas.

Ben bunun için bir servet ödedim.

I paid a fortune for this.

Bu kitap için beş dolar ödedim.

- I paid five dollars for the book.
- I paid five dollars for this book.

Bu kitap için 800 yen ödedim.

I paid 800 yen for this book.

Bu ayakkabılar için otuz dolar ödedim.

I paid thirty dollars for these shoes.

Ben yemek için 5 dolar ödedim.

I paid 5 dollars for the food.

Bu çanta için 200 dolar ödedim.

I paid $200 for this bag.

Bu kep için on dolar ödedim.

I paid ten dollars for this cap.

Biletler için bir sürü para ödedim.

I paid a lot of money for these tickets.

Kitap için iki bin yen ödedim.

I paid two thousand yen for the book.

Ben kitap için üç dolar ödedim.

I paid 3 dollars for the book.

Bunu yapmak için çok para ödedim.

I'm paid a lot to do this.

Bu kitap için otuz dolar ödedim.

I paid thirty dollars for this book.

Ona borçlu olduğum parayı ona geri ödedim.

I repaid him the money I owed him.

Arabamı yıkadığı için oğluma beş dolar ödedim.

I paid my son 5 dollars to wash my car.

Odaları için onlara çok fazla para ödedim.

I charged them too much money for their room.

Tom bunun için para ödemedi, ben ödedim.

Tom didn't pay for that, I did.

Ben resim için sadece önemsiz bir miktar ödedim.

I paid only a trifle for the picture.