Translation of "Bileği" in English

0.004 sec.

Examples of using "Bileği" in a sentence and their english translations:

Bükemediğin bileği öpmelisin.

- If you can't beat them, join them.
- If you can't beat 'em, join 'em.

Anne'in bileği kırılmıştı.

Anne's ankle was broken.

Ayak bileği kırılmış.

The ankle is broken.

Tom ayak bileği burktu.

Tom sprained his ankle.

Tom'un ayak bileği kırık.

Tom's ankle is broken.

Tom'un yaralı bir bileği var.

Tom has an injured wrist.

Tom'un burkulmuş bir ayak bileği var.

Tom has a sprained ankle.

Burası cidden ayak bileği kırmak için birebir.

This is real ankle-breaking terrain, though.

Tom'un ayağı takıldı ve ayak bileği burkuldu.

Tom tripped and sprained his ankle.

- Bükemediğin bileği öpmelisin.
- Eğer onları yenemiyorsan onlara katıl.

- If you can't beat them, join them.
- If you can't beat 'em, join 'em.

Burkulmuş bir ayak bileği onu bir ay yürümekten alıkoydu.

A sprained ankle disabled him from walking for a month.

Tom, kefaletle çıktığı sırada ayak bileği monitör bileziği takmak zorundadır.

Tom has to wear an ankle monitor bracelet while he's out on bail.

Doktor kırık parmağından ziyade Tom'un ayak bileği hakkında daha endişeli olduğunu söyledi.

The doctor said he was more concerned about Tom's ankle than his broken finger.