Translation of "Bağıran" in English

Bağıran kişi ben değildim.

I wasn't the one who yelled.

- Kim bağırıyor?
- Bağıran kim?

Who's screaming?

Annene bağıran kişi ben değilim.

I'm not the one who yelled at your mother.

Çocuklarına bağıran insanlara tahammül edemiyorum.

- I can't stand people who yell at their kids.
- I can't stand people who yell at their children.

Polis memurları, bağıran adamı gözaltına aldı.

The police officers took the man who was yelling into custody.

O bir tavuskuşu. Az önce bağıran bir tavuskuşuydu.

It's a peacock. It was a peacock that cried just now.

Tom bağıran fanatik kızlardan oluşan bir kalabalık tarafından çevrilmişti.

Tom was surrounded by a horde of screaming fangirls.

Eğer kimseye dokunamaz ve o bağıran kişinin simit sesi kısılırsa

if he can't touch anyone and the bagel sound of that shouting is reduced

Bir kurnaz avcı, Christopher Columbus bir zamanlar kırmızı bir başlık giydi ve ormana gitti. Şüphesiz, o büyük kötü kurdu cezbetti, onu yakaladı, ve bağıran kurdu gemisine geri götürdü.

A wily hunter, Christopher Columbus once donned a red riding hood and went into the forest. Without a doubt, he attracted the Big Bad Wolf, grabbed him, and dragged the screaming wolf back to his ship.