Translation of "Mary" in Arabic

0.015 sec.

Examples of using "Mary" in a sentence and their arabic translations:

Mary koştu.

ركضت ماري.

Mary nasıl?

كيف حال ماري؟

Mary solaktır.

ماري عَسراء.

Mary arkadaşımdı.

ماري كانت صديقتي.

Mary Macaristan'daydı.

كانت ماري في المجر.

Mary çekicidir.

ماري جذّابة

Mary, ciddiyim.

أنا جادٌّ يا ماري.

"Tom!" "Mary!"

"يا توم!" "يا ماري!"

- Mary Japonca konuşabiliyor.
- Mary Japonca konuşabilir.

تستطيع ماري أن تتكلم اليابانية.

- Mary seni koruyacak.
- Mary sizi koruyacak.

ماري ستحميك

Mary piyano çalar.

ماري تعزف البيانو.

Mary, Tom'u tokatladı.

ميري صفعت توم.

Mary kıskanç değil.

ماري ليست حسودة.

Mary bir kadındır.

ماري امرأة.

Mary seni uyardı.

لقد حذرتك ماري.

Mary ateist mi?

هل ماري ملحدة؟

Mary burada yaşıyor.

تقطن(تسكن) ماري هنا.

Mary güzel görünüyor.

تبدو ماري جميلة.

Mary içeri geldi.

- دخلت ماري.
- أتت ماري

Mary Tom'un sekreteridir.

ماري هي سكرتيرة توم.

- Mary Japonjayı yavaşça konuştu.
- Mary yavaşça Japonca konuştu.

تحدثت ماري باليابانية ببطئ.

- Mary TV izlemeyi seviyor.
- Mary TV izlemeyi sever.

تحب ماري مشاهدة التلفاز.

Mary iyi dans edebilir.

تستطيع ماري الرقص جيدا.

Mary aynada kendine baktı.

نظرت ماري إلى نفسها في المرآة.

- Mary nerede?
- Maria nerede?

أين مريم؟

Bir dakika bekle, Mary!

- إنتظري دقيقة, ماري!
- إنتظري دقيقة, يا ماري!

Anne, Mary bana vuruyor!

أُمي, ماري تضربني.

Mary Katolik lisesine gitti.

ماري ذهبت إلى ثانوية كاثوليكية.

Bugün neyin var Mary?

ما خطبكِ اليوم ماري؟

Mary, Tom'u öldüresiye dövüyordu

كادت ماري أن تقتل توم ضرباً.

Dün Mary ile buluştum.

التقيت بماري البارحة.

Mary annesine yardım ediyor.

ماري تساعد أُمّها.

Tom ve Mary komşuydular.

توم و ماري كانو جيران.

Mary hariç kimse gelmedi.

لم يأت أحد سوى ماري.

Mary büyükannesini ziyaret etti.

زارت ماري جدّتها.

Mary kurabiyeleri fırından çıkardı.

أخرجت ماري الكعكات من الفرن.

Mary meme kanserinden öldü.

توفّيت ماري بسبب سرطان الثدي.

Mary çok su içer.

تشرب ماري كثيرا من الماء.

Mary bana yalan söyledi.

كذبت ماري علي.

Mary birkaç soğan doğradı.

قطّعت ماري قليلا من البصل.

Mary Tom'a kılıç verdi.

أعطت ماري السيفَ لتوم.

Tom ve Mary öldü.

ماتا توم وماري.

Mary temmuzda buğdayını biçecek.

ستحصد ماري قمحها في تموز.

Mary bana mesaj attı.

ماري أرسلت لي رسالة قصيرة.

Tom ve Mary komşudur.

توم وماري جاران.

Mary Tom'un kız kardeşi.

ماري هي أخت توم

Tom, Mary ile geldi.

توم أتى مع ماري

Mary yazar olmak istiyordu.

ماري أرادت أن تكون كاتبة.

Tom ve Mary hazırlanıyor.

توم وماري يستعدان.

Tom ve Mary haklıydı.

كان توم و ماري محقّان.

Tom ve Mary vejeteryandır.

توم وماري نباتيّان.

- Mary annesinin haberi olmadan kek yaptı.
- Mary annesinden habersiz kek yaptı.

ماري أعدت كعكة دون علم أمها.

Mary Japonya'yı sever, değil mi?

ماري تحب اليابان، أليس كذلك؟

Mary oyundan sıkılmış gibi görünüyor.

يظهر أن ماري ملّتْ من هذه اللعبة.

Tom ve Mary poker oynuyorlar.

توم و ماري يلعبان البوكير.

Tom ve Mary mahjong oynuyorlar.

ماري وتوم يلعبون ما جونج.

Tom ve Mary karşılıklı gülüştüler.

- ابتسم توم و ماري لبعضهم البعض.
- تبادل توم و ماري البسمات.

Tom değil Mary hakkında endişeleniyorum.

لست قلقا بشأن توم. انا قلق بشأن ماري.

Tom Mary ile tanışmak istiyor.

يريد توم أن يتعرّف على ماري.

Birlikte müzeye gittiği Mary değildi.

لم تكن ماري من ذهب معها للمتحف

Tom ve Mary partide eğlendiler.

لم يفوت توم وماري على أنفسهما الاستمتاع بالحفلة.

Mary onun kadar uzun değildir.

ماري ليست بطوله.

Mary moda ve makyajı seviyor.

تحبّ ماري التزيين والموضة.

Tom senden nefret etmiyor, Mary.

توم لا يكرهكِ يا ماري.

Mary, Tom'un partiye gelmesini istemedi.

لم ترد ماري أن يأتي توم إلى الحفلة.

Mary kocasını memnun etmeyi sever.

ماري تحب أن تسعد زوجها.

Bekle Mary, o çok tehlikeli!

ماري تمهلي هذا خطر جداً.

Karım ve Mary uçağın arkasındaydılar.

زوجتي و ماري كانوا في الجزء الخلفي من الطائرة .

Tom ve Mary çok benziyor.

توم وماري متشابهان كثيراً.

John ve Mary birbirini seviyordu.

- أحب جون و ماري بعضهما.
- جون و ماري أحبا بعضهما البعض.

Mary her zaman başkalarını düşünür.

دائمًا ما تفكّر ماري بالآخرين.

Mary uzun boylu ve güçlü.

ماري طويلة وقويّة.

Tom Mary ile kart oynuyor.

توم يلعب الورق مع ماري.

Tom ve Mary yakın arkadaşlardı.

توم وميري كانا صديقان مقربان.

Tom ve Mary satranç oynuyorlar.

يلعب توم وماري الشطرنج.

Tom ve Mary sahile gitti.

ذهب توم وماري إلى الشاطئ.

- Tom ve Mary aynı ülkede yaşamıyorlar.
- Tom ve Mary aynı eyalette yaşamıyorlar.

توم وماري لا يعيشون فى نفس الولاية.

Onun Mary adında bir kızı var.

لديها بنت إسمها مريم.

Mary geldiğinde Tom akşam yemeği yiyordu.

كان توم يأكل العشاء عندما وصلت ماري.

Mary, gençken çocuk bakıcısı olarak çalışmış.

عملت ماري مربّية للأطفال عندما كانت مراهقة.

Mary erkek arkadaşı ile biraz tartıştı.

تشاجرت ماري مع حبيبها .

"Mary bana seviştiklerini söyledi." "Gerçekten mi?"

"أخبرتني ماري أنهم ناموا سوية." "حقا؟"

- Mary benim karım.
- Meri benim karım.

تكون ماري زوجتي.

Tom işini Mary ile asla tartışmaz.

لم ينقاش توم عمله مع ماري بتاتا.

Tom ve Mary 2013'te tanıştı.

توم و ماري تقابلا في 2013

Tom ve Mary birlikte seyahat etti.

سافر توم وماري معا.

Hem Tom hem de Mary kirliydi.

كان كل من توم وماري متّسِخيْنِ.

Hem Tom hem de Mary toplantıdaydı.

كل من توم وماري كانا في الاجتماع.

Tom ve Mary ikisi de kirliydi.

توم وماري كلاهما كانا مُتّسخيْن.

Mary katolik, ama erkek arkadaşı ateist.

ماري كاثوليكية، لكن صديقها ملحد.

Mary Japonya'da bütün hayatı boyunca bekar kaldı.

ظلت ماري عزباء طوال الفترة التي عاشتها في اليابان.

Mary, her zaman günde iki saat çalışır.

تدرس ماري كل يوم ساعتين.

Tom ve Mary her ikisi de güldü.

ضحك كلُّ من توم وماري.

Tom bütün öğleden sonrayı Mary ile geçirdi.

توم أمضى فترة بعد الظهر بأكملها مع ماري.

Mary bir zamanlar turist rehberi olarak çalışmıştı.

عملت ماري ذات مرة كدليل سياحي .

Ben bu öğleden sonra Mary ile görüşeceğim.

سألتقي بماري هذا المساء.

Hem Tom hem de Mary bugün yoktu.

كان كلا من توم وماري غائبان اليوم.