Translation of "Böldü" in English

- Eğlencemizi böldü.
- Konuşmamızı böldü.

He broke in on our conversation.

Sorun senatörleri böldü.

The issue divided the senators.

Hırsızlar ganimetlerini böldü.

- The thieves divided their booty.
- The thieves split up their loot.

Ekmeği ikiye böldü.

She divided the bread into two pieces.

Konu partiyi böldü.

The issue split the party.

Konuşmamızı hapşırıkları böldü.

Our conversation was interrupted by his sneezes.

Keki beş parçaya böldü.

She divided the cake into five pieces.

O, gazeteyi ikiye böldü.

He tore the newspaper in half.

Pastayı altı parçaya böldü.

She divided the cake into six pieces.

Sözleriniz kalbimi ikiye böldü.

Your words split my heart in twain.

Ekmeği iki parçaya böldü.

He divided the bread into two pieces.

Enflasyon sorunu partiyi böldü.

The inflation issue split the party.

Kitaplarını beş kategoriye böldü.

He divided his books into five categories.

Devrim birçok aileleri böldü.

The revolution divided many families.

Tom elmayı ikiye böldü.

Tom cut the apple in half.

Tom bileti ikiye böldü.

Tom tore the ticket in half.

Tom, notu ikiye böldü.

Tom tore the note in half.

Tom pastayı ikiye böldü.

Tom cut the cake into two pieces.

- Anne pastayı üç parçaya böldü.
- Annem pastayı üç parçaya böldü.

Mother divided the cake into three parts.

Annem pastayı sekiz parçaya böldü.

- Mother divided the cake into eight pieces.
- My mother divided the cake into eight pieces.

Tom turtayı sekiz parçaya böldü.

Tom cut the pie into eight pieces.

Tom keki sekiz parçaya böldü.

Tom divided the cake into eight pieces.

Tom ekmeği iki parçaya böldü.

Tom divided the bread into two pieces.

Tom ve Mary faturayı böldü.

Tom and Mary split the bill.

İki kişi arasında pastayı böldü.

She divided the cake between the two.

Bir ekran odayı ikiye böldü.

A screen divided the room into two.

Tom pastayı altı parçaya böldü.

Tom cut the pie into six pieces.

Tom, armudu yarı yarıya böldü.

Tom cut the pear in half.

Anne pastayı sekiz parçaya böldü.

Mother divided the cake into eight pieces.

Hırsızlar çalıntı yağmayı kendi aralarında böldü.

The thieves divvied up the stolen loot among themselves.

Tom pastayı üç eşit parçaya böldü.

Tom divided the pie into three equal parts.

- Hırsızlar ganimeti paylaştılar.
- Hırsızlar ganimetlerini böldü.

- The thieves divided their booty.
- The thieves split up their loot.

Aşırı yüksek sesli müzik onların sohbetini böldü.

Extremely loud music interrupted their conversation.

Tom topa o kadar sert vurdu ki sopayı böldü.

Tom hit the ball so hard he split the bat.