Translation of "Arayıp" in English

0.004 sec.

Examples of using "Arayıp" in a sentence and their english translations:

Doktorları ve hastahaneleri arayıp

We called doctors and hospitals

Tom'u arayıp özür dileyeceğim.

- I'll call Tom and apologize.
- I'll call Tom and I'll apologize.

Onu arayıp özür dileyeceğim.

I'll call her and apologize.

Tom'u arayıp söylemek zorundayım.

You have to call Tom and tell him.

Bir an, doktoru evden arayıp

Fleetingly, she considers calling the doctor at home,

öğretmenlerin arayıp ta bulamadığı şey

what teachers couldn't find

Bir arayıp kontrol edeyim demiştim.

I just thought I'd call and check.

Ben onu arayıp özür dileyeceğim.

I'll call him and apologize.

Tom, Mary'yi arayıp uğramasını istedi.

Tom called Mary and asked her to come over.

Doktoru arayıp randevu almanız gerekir.

You have to call the doctor and make an appointment.

Tom Mary'yi arayıp programını sordu.

Tom called Mary up and asked her what her schedule was.

Polis, Sami'nin izini arayıp yakaladı.

The police tracked Sami down.

Bayramlarda hep bizi arayıp sorar.

She always remembers us at holidays.

Babam beni arayıp amcamı bulduklarını söylediğinde,

I can still remember exactly where I was

Ve babam arayıp amcamı bulduklarını söyledi.

when my dad calls me to tell me that they'd found my uncle.

Leyla arayıp arkadaşlarına haberleri izlemelerini söylüyordu.

Layla was calling and telling her friends to watch the news.

Neden Tom'u arayıp ona yapamayacağını söylemiyorsun?

Why don't you just call Tom and tell him you can't do that?

Tom'un beni arayıp aramayacağını merak ediyorum.

- I wonder whether Tom will call me.
- I wonder whether or not Tom will call me.
- I wonder whether Tom will call me or not.

Neden sadece Tom'u arayıp ona söylemiyorsun?

Why not just call Tom and tell him that?

- Tom'u bulmanı istiyorum.
- Tom'u arayıp bulmanı istiyorum.

I want you to find Tom.

Neden Tom'u arayıp ondan yardım etmesini istemiyorum?

Why don't I call Tom and ask him to help?

- Tom polisi arayıp bizi şikâyet etmiş.
- Tom polisi arayıp bizden şikâyetçi oldu.
- Tom bizi polise ihbar etti.

Tom called the cops on us.

Hep kendim için başka bir şey arayıp durdum.

I've always been looking for something else.

Tom'u arayıp yarın beni ziyaret etmeye gelip gelemeyeceğini anlamak istiyorum.

I'd like to call Tom and see if he can come visit me tomorrow.

- Tom'u arayıp her şeyi söyleyecektim.
- Tom'a her şeyi söylemek için arayacaktım.

I was going to call and tell Tom everything.

Insanlar tarafından haksızca göz ardı edilmiş önemli bir problemi arayıp bulun,

try and find one that's been unfairly neglected by other people,

Eğer sizde böyleyseniz hemen bir uzman hekimi arayıp ben 5 dakikaya geliyorum deyin o anlar

If you are like this, call an expert physician and say "I am coming to 5 minutes".