Translation of "Anlaşmayı" in English

0.010 sec.

Examples of using "Anlaşmayı" in a sentence and their english translations:

Anlaşmayı kaçırdı.

He blew the deal.

Anlaşmayı alacağım.

I'll take the deal.

Anlaşmayı reddettim.

- I rejected the deal.
- I refused the offer.

Anlaşmayı imzalamadım.

I didn't sign the agreement.

- Bence anlaşmayı yapmalısın.
- Bence anlaşmayı yapmalısınız.

I think you should make the deal.

Anlaşmayı görmek isterim.

I'd like to see the agreement.

Tom anlaşmayı reddetti.

Tom rejected the deal.

Tom anlaşmayı biliyor.

Tom knows the deal.

Tom anlaşmayı imzalamadı.

Tom didn't sign the agreement.

Anlaşmayı berbat ettin.

You messed up the deal.

Onun horlaması anlaşmayı bozdu.

His snoring was a deal breaker.

Neden bu anlaşmayı yaptın?

Why did you make that deal?

Tom zaten anlaşmayı imzaladı.

Tom has already signed the agreement.

Tom bugün anlaşmayı duyurdu.

Tom announced the agreement Monday.

Öncelikle anlaşmayı imzalamak istiyorlardı.

They wanted to sign the agreement first.

Başkan Johnson anlaşmayı reddetti.

President Johnson rejected the agreement.

Yüz tane millet, anlaşmayı onayladı.

One hundred nations ratified the treaty.

Monroe ve Pinkney anlaşmayı imzalamıştı.

Monroe and Pinkney had signed the agreement.

Tom o anlaşmayı reddettiğini söylüyor.

Tom says he declined that deal.

Bir hafta içinde bu anlaşmayı kapatmalıyım.

I must close this deal within a week.

Sioux kabilesi hükümetin anlaşmayı uygulamasını istedi.

The Sioux tribe asked the government to enforce the treaty.

Böyle bir anlaşmayı nasıl geri çevirebilirsin?

How can you turn down a deal like that?

Mary'nin Tom'la bu anlaşmayı imzalaması şart mıydı?

Did Mary have to sign this agreement with Tom.

Tom Mary'nin evlilik öncesi anlaşmayı imzalamasını istedi.

Tom wanted Mary to sign a prenuptial agreement.

Bir hafta içinde bu anlaşmayı bitirmek zorundayım.

I have to conclude this deal within a week.

O anlaşmayı imzalamak zorunda kalırsan o geçersizdir.

If you were forced to sign that contract, then it's invalid.

Eğer bu işi bitirmezsek önümüzdeki anlaşmayı kaybederiz.

If we don't finish this job, we'll lose the next contract.

Tom'un onu dikkatlice okumadan sadece anlaşmayı imzalayacağını düşündüm.

- I thought Tom would just sign the contract without reading it carefully.
- I thought that Tom would just sign the contract without reading it carefully.

Yeni bir anlaşmayı görüşmek için buraya geldiğimizi düşündüm.

- I thought we came here to discuss a new deal.
- I thought that we came here to discuss a new deal.

Kötü bir anlaşmayı elden geldiği kadar düzeltmek zorundaydık.

We had to make the best of a bad deal.

Ben bir hafta içinde bu anlaşmayı kapatmak zorundayım.

I have to close this deal within a week.

İngiltere ile anlaşmayı onaylamak için Senato hızlı davrandı.

The Senate acted quickly to approve the treaty with Britain.

Gerçekten bu anlaşmayı yazılı olarak kayıt altına almanız gerekir.

You really should get this agreement down in writing.

Ancak Sigsimund korduğundan Franco Burgundy'nin askerleri anlaşmayı ihlal etti ve

But to Sigismund’s dismay, Franco-Burgindian troops broke the agreement and proceeded to

ABD anlaşmayı ihlal edenlere karşı bir silah ambargosu çağrısında bulunuyor.

The U.S. is calling for an arms embargo against violators of the treaty.

ülkeyi 80'lerde dehşete düşüren aşırı sağ gruplarla anlaşmayı da kapsıyor.

extreme right wing groups that terrorized the country during the 80s.

- Anlaşmayı cebren imzaladı.
- Anlaşmaya isteği dışında imza attırıldı.
- Anlaşma ona rızası dışında imzalattırıldı.

He was made to sign the contract against his will.

Milica, teklifi kabul etti ve anlaşmayı resmileştirmek için kızını Bayazid ile evlendirmeyi kabul etti.

Milica accepted, giving her daughter’s hand in marriage to Bayezid, to officialise the treaty.

- Tom son anda sözünden döndü.
- Tom son anda geri adım attı.
- Tom son anda anlaşmayı bozdu.

Tom backed out at the last moment.