Translation of "Almasına" in English

0.010 sec.

Examples of using "Almasına" in a sentence and their english translations:

Onu almasına izin verme.

Don't let him take it.

- Tom'un bunu almasına izin verme.
- Tom'un bunu almasına izin vermeyin.

Don't let Tom take this.

Onun arabayı almasına izin verme.

Don't let him take the car.

Tom'un bunu almasına gerek yoktu.

Tom didn't need to buy this.

Tom'un onu almasına izin ver.

Let Tom have it.

Tom'un bisikletimi almasına izin vermeliydim.

- I should've let Tom have my bicycle.
- I should have let Tom have my bicycle.

Tom'un karar almasına izin ver.

Let Tom make the decisions.

Tom'un istediğini almasına yardım edeceğim.

I'll help Tom get what he wants.

- Tom'un bu arabayı satın almasına yardım ettim.
- Tom'un bu arabayı satın almasına yardımcı oldum.
- Tom'un bu arabayı satın almasına yardım sağladım.

I helped Tom buy this car.

Hasta ilaçları almasına rağmen kötü hissediyordu.

The patient felt the worse for having taken the pills.

Tom'un o elması almasına izin veremeyiz.

We can't let Tom have that diamond.

Tom'un ziyaretçi almasına izin verilmediğini düşündüm.

- I thought Tom wasn't allowed to have visitors.
- I thought that Tom wasn't allowed to have visitors.

Tom'un arabamı ödünç almasına izin vermeyeceğim.

I'm not going to let Tom borrow my car.

Tom'un o kitabı almasına gerek yoktu.

Tom didn't need to buy that book.

Tom'un bir şey almasına gerek yok.

Tom doesn't need to buy anything.

Tom'un çekicimi ödünç almasına izin vermeliydim.

- I should've let Tom borrow my hammer.
- I should have let Tom borrow my hammer.

Onu benim için almasına izin verdim.

I let him buy it for me.

Başka birinin bu yeri almasına izin vermeyin.

Don't let anybody else take that job.

Onun gururu onun parayı almasına izin vermedi.

His pride did not allow him to take the money.

Tom'un beyzbol eldivenimi ödünç almasına izin verdim.

I let Tom borrow my baseball glove.

Tom'a onu benim için almasına izin verdim.

I let Tom buy it for me.

Ben onu benim için almasına izin verdim.

I let her buy it for me.

Kız arkadaşının İphonunu ödünç almasına izin vermemelisin.

You shouldn't let your girlfriend borrow your iPhone.

İnsanların internet üzerinden eşyalar almasına yardım ediyorum.

I'm helping people to buy things online.

Tom'un ihtiyacı olan şeyleri almasına yardım edeceğim.

I'll help Tom get what he needs.

Hasta yeni ilaçlar almasına rağmen daha iyi hissetmiyor.

The patient felt none the better for having taken the new pills.

Mary, kız kardeşinin elbiselerini ödünç almasına izin vermez.

- Mary does not let her sister borrow her clothes.
- Mary doesn't let her sister borrow her clothes.

Tom'un o kadar çok yiyecek almasına gerek yoktu.

Tom didn't need to buy so much food.

Tom Mary'nin ihtiyacı olan her şeyi almasına yardım etti.

Tom helped Mary buy everything she needed.

Eğer isterse Tom'un yeni bir bilgisayar almasına izin ver.

Let Tom buy a new computer if he wants to.

Lütfen Tom'un çok pahalı bir şey almasına izin verme.

Please don't let Tom buy anything too expensive.

Tom'un senin bisikletini ödünç almasına izin vermemi hâlâ istiyor musun?

Do you still want me to let Tom borrow your bicycle?

Arabasını tamir etmek için Tom'un anahtarlarımı ödünç almasına izin verdim.

I let Tom borrow my wrenches to fix his car.

Tom Mary'nin partiyi organize etmesi için kredi almasına izin verdi.

Tom let Mary take the credit for organizing the party.

Tom, Mary'nin onun yeni arabasının anahtarlarını ödünç almasına izin verdi.

Tom let Mary borrow the keys to his new car.

Annesine bir Anneler Günü hediyesi almasına yardımcı olmak için ona biraz para verdim.

I gave her some money to help her buy her mother a Mother's Day present.

Tüm bu büyüme, Tesla'nın en değerli şirketler arasında birinci sırada yer almasına yol açtı

All this growth has led Tesla to fight for first place among the most valuable companies

Birçok Avrupalı ​​araştırmacılar on dokuzuncu yüzyılda eski Fars edebiyatı eğitimi almasına rağmen, yeni dünya çağdaş edebiyatımıza dikkat etmiyor.

Although many European researchers have studied ancient Persian literature in the nineteenth century, the new world is not paying attention to our contemporary literature.

Sonra şöyle dedi: "Adem iyiyle kötüyü bilmekle bizlerden biri gibi oldu. Şimdi yaşam ağacına uzanıp meyve almasına, yiyip ölümsüz olmasına izin verilmemeli."

And he said: Behold Adam is become as one of us, knowing good and evil: now therefore lest perhaps he put forth his hand and take also of the tree of life, and eat, and live for ever.