Translation of "şansa" in English

0.014 sec.

Examples of using "şansa" in a sentence and their english translations:

Şansa bırakmayın.

Don't take chances.

İşi şansa bırakma.

Don't leave it up to chance.

Başarısını şansa bağladı.

She attributed her success to luck.

Şansa ihtiyacın yok.

You don't need luck.

Hiç şansa bırakma.

Don't take any chances.

Şansa ihtiyacım yok.

I don't need luck.

Şansa ihtiyacım olmayacak.

I won't need luck.

Satrançta şansa güvenilmez.

Chess does not rely on chance.

İşi şansa bırakamam.

I can't afford to take any chances.

Başarısızlığını kötü şansa bağladı.

- She ascribed her failure to bad luck.
- She blamed her failure on bad luck.

Başarısını iyi şansa bağladı.

She attributed her success to good luck.

Başarısızlığını kötü şansa dayandırdı.

He attributed his failure to bad luck.

Hiçbir şeyi şansa bırakmamalıyız.

We should leave nothing to chance.

Hiçbir şeyi şansa bırakmadık.

We left nothing to chance.

Onu şansa bırakmak istemiyorum.

I don't intend to leave it to chance.

Her şeyi şansa bırakma.

Don't leave everything to chance.

Bazen bu şansa bağlıdır.

Sometimes it depends on luck.

Çok şansa sahip değilsin.

- You're not having much luck, are you?
- You aren't having much luck, are you?

Başarısını iyi şansa bağlar.

He attributes his success to good luck.

Fazla şansa sahip değilim.

I'm not having much luck.

Sami ikinci şansa inanıyordu.

Sami believed in second chances.

Bu sadece şansa bağlıydı.

That was just a fluke.

O, her şeyi şansa bıraktı.

He left everything to chance.

Başarımızın bir parçasını şansa borçluyuz.

We owe part of our success to luck.

Başarısızlıklarını çoğunlukla kötü şansa bağlıyor.

He often attributes his failures to bad luck.

Ne kadar şansa ihtiyacım var?

How much luck do I need?

Herhangi bir şeyi şansa bırakmamalıyız.

We shouldn't leave anything to chance.

Kader şansa bırakılmayacak kadar ciddidir.

Fate is too serious to be left to chance.

Bir şansa daha ihtiyacım var.

I need another chance.

Aynı şansa tekrar sahip olmazsın.

You won't have the same luck again.

- Şanslara inanmam.
- Ben şansa inanmam.

I don't believe in luck.

Her şeyde kötü şansa sahibim.

I've got the devil's own luck in everything.

O, başarısını iyi şansa borçludur.

He owes his success to good luck.

Tom hiçbir şeyi şansa bırakmadı.

Tom left nothing to chance.

Tom her şeyi şansa bıraktı.

Tom left everything to chance.

Onun ismini şansa bulabilir misin ?

Do you know, by chance, her name?

Bazen çok şansa ihtiyacınız var.

Sometimes you just need a lot of luck.

O, geleceğini bu tek şansa bağladı.

He staked his future on this single chance.

Onun başarısı çoğunlukla iyi şansa bağlıydı.

His success was mostly due to good luck.

Sadece bir şansa daha ihtiyacım var.

I just need one more chance.

Şansa bak ki, biletleri dün almıştım.

Luckily, I was able to get the tickets yesterday.

Aynı şansa iki kez sahip olmazsın.

You won't have the same luck twice.

Konuşmak için bu şansa sahip olduğumuza sevindim.

- I'm glad we've had this chance to talk.
- I'm glad that we've had this chance to talk.

Ve konuklar arasındaki etkileşimin nasıl işleyeceğini şansa bırakır.

and leave the interaction between people largely to chance.

Wilson kazanmak için şüphesiz en iyi şansa sahipti.

Wilson clearly had the best chance to win.

- Tom işi şansa bırakmaz.
- Tom işi oluruna bırakmaz.

Tom leaves nothing to chance.

Dolunay ve dolunaya yakın gecelerde en çok şansa sahip.

The bright nights around the full moon are his best chance.

Belki gelecek sefer daha iyi bir şansa sahip olacağız.

Maybe we'll have better luck next time.

Havayı temizlemek için bu şansa sahip olduğumuz için sevindim.

I'm glad we had this chance to clear the air.

Kara kedilerin kötü şansa yol açtığına gerçekten inanıyor musun?

Do you really believe that black cats cause bad luck?

Tom, yapacak şansa sahip olsaydı bunu tekrar yapacağını söyledi.

- Tom said he would do that again if he ever got the chance to.
- Tom said that he would do that again if he ever got the chance to.

Tom onu doğru yapmak için sadece bir şansa sahip olacak.

Tom is only going to have one chance to do it right.

Zor işin kimseyi öldürmediğini doğrudur ama neden işi şansa bırakalım.

It's true hard work never killed anybody, but why take the chance?

Bir ayna kırarsan yedi yıl kötü şansa uğrayacağına inanıyor musun?

Do you believe that you will get seven years of bad luck if you break a mirror?

- Onun ismini şansa bulabilir misin ?
- Onun ismini tahmin ederek bulabilir misin ?

Do you know, by chance, her name?

- Tom ikinci bir şansı hak etmiyor.
- Tom ikinci bir şansa layık değil.

Tom doesn't deserve a second chance.

Kazanmak için ister Lions'ları ister Tiger'ları seç, sonucu şansa bağlıdır. Çünkü her iki takım eşit olarak güçlüdür.

Whether you pick the Lions or Tigers to win, the result will be a toss-up because both teams are equally strong.