Translation of "Şarabın" in English

0.004 sec.

Examples of using "Şarabın" in a sentence and their english translations:

Bu senin şarabın.

This is your wine.

Favori şarabın hangisidir?

What's your favorite wine?

Şarabın tıpasını açtım.

I uncorked the wine.

Şarabın hepsini içtiğine şaşırdım.

I was amazed that she had drunk all of the wine.

Bu senin şarabın mı?

Is this your wine?

- Şarabın var.
- Şarabınız var.

You have wine.

Biraz şarabın var mı?

Do you have some wine?

Madeira bir şarabın adıdır.

Madeira is the name of a wine.

En pahalı şarabın nedir?

What's your most expensive wine?

Tom şarabın tıpasını açtı.

Tom uncorked the wine.

Bu şarabın tadı iyi.

This wine tastes good.

Fransız şarabın var mı?

Do you have any French wine?

Favori yerli şarabın nedir?

What's your favorite domestic wine?

Favori Fransız şarabın nedir?

What's your favorite French wine?

Ben şarabın tadına baktım.

I tasted the wine.

Kırmızı şarabın var mı?

Do you have red wine?

Bu şarabın tadı berbat.

This wine tastes terrible.

Biraz Fransız şarabın var mı?

Do you have any French wine?

Bana şarabın nerede olduğunu söyle.

Tell me where the wine is.

O şarabın iyi olduğunu düşünüyorum.

I think that wine is good.

Bu şarabın iyi olduğunu düşünüyorum.

I think this wine is good.

Senin gözde ucuz şarabın nedir?

What's your favorite cheap wine?

Kaliteli şarabın reklama ihtiyacı yoktur.

There's no need to advertise a good wine.

Bunu şarabın üstün kalitesine bağlıyorum efendim.

I attribute it to the superior quality of the wine, sir.

Şarabın yanında en sevdiğin peynir hangisi?

What's your favorite cheese to eat when drinking wine?

Biz kırmızı şarabın peynirle lezzetli olduğunu unutmamalıyız

We musn't forget that red wine is delicious with cheese.

- Tom şarabı tattı.
- Tom şarabın tadına baktı.

Tom tasted the wine.

Bir şişe şarabın yeterli olacağından emin misin?

Are you sure one bottle of wine is going to be enough?

Tom hangi şarabın daha pahalı olduğunu anlayamaz.

Tom can't tell which wine is more expensive.

Bir kadeh şarabın sinirlerimi sakinleştirmeme yardımcı olacağını düşünüyorum.

I think a glass of wine would help me calm my nerves.

Hoşunuza gidip gitmeyeceğini anlamak için bu şarabın tadın.

Taste this wine to see if you like it.

O şarabın içinde küçük bir mantar olduğuna inanıyorum.

I believe there's a little cork in that wine.

Mary bir şişe şarabın hepsini tek başına içti.

Mary drank a whole bottle of wine by herself.

Tom bütün bir şişe şarabın tümünü tek başına içti.

Tom drank the whole bottle of wine all by himself.

- Şarabın ve arkadaşın eskisi makbuldür.
- Şarap ve dostluk yıllandıkça değer kazanır.

Old friends and old wine are best.