Translation of "öldürecek" in English

0.084 sec.

Examples of using "öldürecek" in a sentence and their english translations:

- Beni öldürecek.
- O beni öldürecek.

She's going to kill me.

Annem beni öldürecek.

My mother's going to kill me.

Karım beni öldürecek.

My wife's going to kill me.

Kocam beni öldürecek.

My husband's going to kill me.

Annen beni öldürecek.

- Your mother is going to kill me.
- Your mum is going to kill me.

Tom kendini öldürecek.

Tom is going to kill himself.

Tom hepimizi öldürecek.

Tom is going to kill all of us.

Tom hepinizi öldürecek.

Tom is going to kill all of you.

Tom'u öldürecek misin?

Are you going to kill Tom?

Anlamıyorsun. Seni öldürecek.

You don't understand. He'll kill you.

Babam beni öldürecek.

My father will kill me.

O seni öldürecek.

He'll kill you.

Tom yine öldürecek.

Tom will kill again.

Tom, Mary'yi öldürecek.

Tom will kill Mary.

Tom beni öldürecek.

Tom will kill me.

Tom seni öldürecek.

Tom will kill you.

Beni öldürecek misin?

- Are you gonna kill me?
- Are you going to kill me?

Tom bizi öldürecek.

Tom is going to kill us.

Tom onları öldürecek.

Tom is going to kill them.

Onu öldürecek misin?

Are you going to kill him?

Bizi öldürecek misin?

Are you going to kill us?

Bu onu öldürecek.

This will kill that.

Onlar beni öldürecek.

- They'll kill me.
- They're going to kill me.
- They will kill me.

Şef beni öldürecek.

The chief's gonna kill me.

Fadil beni öldürecek.

Fadil is going to kill me.

Hastalığım beni öldürecek.

My disease will kill me.

Sami, Leyla'yı öldürecek.

Sami is going to kill Layla.

Erkek kardeşim beni öldürecek.

My brother will kill me.

Kız kardeşim beni öldürecek.

My sister's going to kill me.

Senin annen beni öldürecek.

- Your mother is going to kill me.
- Your mum is going to kill me.

Sen onları öldürecek misin?

Are you going to kill them?

Sen onu öldürecek misin?

Are you going to kill her?

Onlar onu öldürecek mi?

Are they going to kill her?

O büyük ağzın seni öldürecek.

That big mouth of yours is going to get you killed.

Leyla geri gelip Sami'yi öldürecek.

Layla is going to come back and kill Sami.

Leyla geri gelip bizi öldürecek.

Layla will come back and kill us.

Ejderhayı öldürecek birine ihtiyacımız var.

We need someone to slay the dragon.

O bir taşla iki kul öldürecek.

It will kill two birds with one stone.

Çok sıcak. Bu elbiseler seni öldürecek!

It's very hot. These clothes are going to kill you!

- O beni öldürecek.
- O beni katledecek.

- She's gonna kill me.
- She's going to kill me.

Tom ne yaptığımı öğrenirse beni öldürecek.

- Tom's going to kill me when he finds out what I did.
- Tom is going to kill me when he finds out what I did.

Ben geç kaldım. Mary beni öldürecek.

I'm late. Mary is going to kill me.

Fadıl, köpeği öldürecek kadar zalim biriydi.

Fadil was the only one cruel enough to kill the dog.

- O bana çok kızacak.
- O beni öldürecek.

- She's gonna kill me.
- She's going to kill me.

- Annem bana çok kızacak.
- Annem beni öldürecek.

- My mom will kill me.
- My mom is going to kill me.
- My mother is going to kill me.

Eğer sen onları öldürmezsen onlar seni öldürecek.

If you don't kill them, they'll kill you.

Sami üç atı öldürecek kadar eroin kullandı.

Sami used enough heroin to kill three horses.

- Tom'un beni öldürmesinden korkuyorum.
- Korkarım Tom beni öldürecek.

- I'm afraid Tom will kill me.
- I'm afraid that Tom will kill me.

Sami'nin karnında bulunan arsenik seviyesi 4 atı öldürecek kadardı.

The level of arsenic found in Sami's stomach was enough to kill 4 horses.

Bazı zehirli sarı kurbağalar bir insanı öldürecek kadar zehir barındırır.

Some poisonous dart frogs have enough venom in them to kill a human.

- Ne yazık ki o beni öldürecek. Onun ne yapabileceğini tahmin etmek mümkün değil.
- Ne yazık ki o beni öldürecek. Onun ne yapabileceği hiç belli olmaz.

I'm afraid he'll kill me. There's no telling what he could do.

Bugün beni bu topraklardan kovdun. Artık huzurundan uzak kalacağım. Yeryüzünde aylak dolaşacağım. Beni kim bulsa öldürecek.

Behold thou dost cast me out this day from the face of the earth, and from thy face I shall be hid, and I shall be a vagabond and a fugitive on the earth: every one therefore that findeth me, shall kill me.