Translation of "Hepimizi" in English

0.005 sec.

Examples of using "Hepimizi" in a sentence and their english translations:

- Hepimizi öldüremezsin.
- Hepimizi öldüremezsiniz.

You can't kill us all.

- Hepimizi öldüremezsiniz.
- Hepimizi öldüremezler.

You can't kill us all.

Hepimizi kastediyorum...

I mean all of us ...

Hepimizi kurtardın.

You saved us all.

Hepimizi cezalandıracaklar.

They will punish all of us.

Hepimizi gururlandırıyorsun.

You're making us all proud.

Hepimizi katledecekler.

- They're going to kill us all.
- They are going to kill us all.

Cinsiyetlerimize bakmadan hepimizi

What I'm inviting all of us to do, regardless of our gender,

Gelenekler hepimizi ait

The traditional belongs to all of us,

Savaş hepimizi ilgilendiriyor.

War concerns us all.

O, hepimizi sever.

She likes all of us.

O hepimizi kurtardı.

He saved us all.

Tom hepimizi öldürecek.

Tom is going to kill all of us.

Tom hepimizi aldattı.

Tom fooled all of us.

Tom hepimizi kandırdı.

Tom tricked all of us.

Bu hepimizi etkiliyor.

It affects all of us.

Savaş hepimizi etkiler.

War affects us all.

Tom hepimizi seviyordu.

Tom loved all of us.

Tom hepimizi seviyor.

Tom likes all of us.

Tom hepimizi kurtardı.

Tom saved all of us.

Onlar hepimizi öldürecekler!

- They're going to kill us all.
- They are going to kill us all!

Onlar hepimizi katledecekler!

- They're going to kill us all.
- They're going to kill us all!

Sen hepimizi kandırdın.

You fooled us all.

Tanrı hepimizi seviyor.

- God loves all of us.
- God loves us all.

Tom hepimizi yanılttı.

Tom deceived us all.

- Tom hepimizi üzdü.
- Tom hepimizi hayal kırıklığına uğrattı.

Tom let us all down.

- Hepimizi besleyebileceğinden emin misin?
- Hepimizi doyurabileceğinden emin misin?

Are you sure you can feed us all?

İklim değişikliği hepimizi öldürmezse

if climate change doesn't kill us all,

Onun ölümü hepimizi şaşırttı.

His death surprised us all.

Onun şakaları hepimizi güldürdü.

Her jokes made us all laugh.

Sanırım Tom hepimizi seviyor.

Tom likes all of us, I think.

Sen hepimizi hasta ediyorsun.

You're making us all sick.

Onun şakası hepimizi güldürdü.

His joke made us all laugh.

Uzun konuşması hepimizi sıktı.

Her long speech bored us all.

Onun fıkraları hepimizi eğlendirir.

Her anecdotes amuse us all.

Bu sorun hepimizi etkiliyor.

This problem affects us all.

Tom hepimizi uyarmaya çalıştı.

Tom tried to warn us all.

Bu anlaşma hepimizi bağlıyor.

This agreement is binding on all of us.

Jim hepimizi görmezden geldi.

Jim ignored all of us.

Tom hepimizi görmezden geldi.

- Tom ignored all of us.
- Tom ignored us all.

Fadıl hepimizi öldüreceğini söyledi.

Fadil said he would kill us all.

Onlar bütün hepimizi öldürecekler!

- They're going to kill us all.
- They're going to kill us all!
- They are going to kill us all.

Onlar hepimizi öldürmek istiyorlar.

They want to kill us all.

Onun ani ayrılışı hepimizi şaşırttı.

Her sudden departure surprised us all.

Tom hepimizi öldürmekle tehdit etti.

Tom threatened to kill us all.

Onun uzun konuşması hepimizi sıktı.

His long speech bored us all.

Bu hepimizi ilgilendiren bir mesele.

It's a matter that concerns all of us.

Hepimizi öldürmeden önce müziği kısın.

Turn down the music before you kill us all.

Tom, Boston'a gittiğinde hepimizi şaşırttı.

Tom surprised all of us when he went to Boston.

Tom hepimizi aptal yerine koydu.

Tom made fools of us all.

O tebessüm ederek hepimizi içeri aldı.

She took us all in with her smile.

Onun emekli olma kararı hepimizi şaşırttı.

His decision to retire surprised all of us.

Hepimizi tekrar aynı çatı altında istiyorum.

I want us all under one roof again.

Onun aniden ortaya çıkması hepimizi şaşırttı.

His sudden appearance surprised us all.

Tom kesinlikle hepimizi enayi yerine koydu.

- Tom certainly fooled us all.
- Tom really fooled us.

- Bu hepimizi ilgilendiriyor.
- Bu hepimizle ilgili.

This is about all of us.

Hepimizi hayatımızdaki erkeklere şunu sormaya davet ediyorum,

I'm inviting us to ask the men in our lives how they're really doing

O, hepimizi şaşırtan bir zerafetle dans etti.

She danced with a grace that surprised us all.

O fikrini tekrar değiştirdi, bu durum hepimizi kızdırdı.

She changed her mind again, which made us all angry.

Tom hepimizi seviyor ama en çok Mary'yi seviyor.

Tom loves us all, but he loves Mary the most.

Benzin fiyatları şu ya da bu şekilde hepimizi etkiler.

Gasoline prices affect all of us one way or another.

Başka gezegenlere gitmezsek, tek bir meteor çarpması hepimizi öldürebilir.

If we don't travel to other planets, a single meteor strike could kill us all.

Öğretmen üç ay içinde hepimizi akıcı Fransızca konuşturacağını iddia etti.

The teacher claimed that he'd have us all speaking fluent French in three months.

Türk takımı iyi bir performans gösterdi, hepimizi sevindirdi. Ancak, finale çıkamadı.

The Turkish team performed well, making us all happy. However, it could not qualify for the final.